Feminizm kadınların erkeklerle aynı eşit haklara sahip olduğunu savunan bir akımdır. Fakat bizim ülkemizde feminizm tamamıyla farklı algıyla akım yaratmış durumda…
Feminizm erkek düşmanlığı değildir. Kadınların erkeklerin yerine geçmesi de feminizm değildir.
Feminizm akımını savunan çoğu kadın erkekleşme yoluna gidip erkeğin yerine geçmeye çalışıyor. Bu durum ikili ilişkileri zora soktuğu gibi kadınları da zamanla yalnızlaşmaya mahkum kılıyor.
Erkeklerle kadınlar gerek yapısal olarak, gerek düşünce yapısı, gerekse de DNA yapısı olarak birbirlerinden farklı yaratılmıştırlar.
Aynı eşit haklara sahip olmak erkeklerin yerine geçip erkeksi yapıya bürünmek değildir.
Kadınlar feminizm akımını savunurken dişiliklerini kaybetmemelidirler.
Aksi takdirde ilişkilerinde sıkıntılar ve ruhsal bazı problemler yaşayabilirler.
Erkeklerin her yaptıklarını tabii ki de yapabilirsiniz ama erkeklerin yerine kendinizi koyarak değil.
Bu yanlış bir savunmadır. Feminizm böyle bir akım değildir.
Her kadının erkeğe, her erkeğinde kadına ihtiyacı vardır. Hatta her insanın başka bir insana…
Bu ihtiyaç duyma arzusu güçsüzlükten kaynaklı değil daha güçlü hissedebilmek içindir.
Her hâlükârda kadın erkeksiz erkek de kadınsız yaşayabilir. Fakat bunun için hiçbir sebep yoktur.
Kadınlar daha detaylı ve duygusal düşündükleri için bazı şeylerde daha başarılıdırlar.
Erkeklerde yapıları gereği duygularıyla hareket etmedikleri için daha farklı şeyleri çözümleme yeteneğine sahiptirler.
Erkeklerin kadınların desteğine ihtiyaç duyması veya kadınların erkeklere bazı konularda ihtiyaç duyması eşit haklara sahip olmaması demek değildir.
Her iki cinsin bir olup yeteneklerini kullanarak birbirlerine güzellik katabilmeleridir.
Sadece kadınlar ve erkekler değil, dünyadaki hiçbir insan aynı kandan olsa dahi eşit haklara sahip olsa da eşit özellikte değildirler.
Sevgilerimle…