Özlem Çelik’in eski sahibi Hasan Tarhan’ı yakından tanıyanlardanım…
İşinin ehli, çalışkan, yardımsever, tatlı dilli bir işadamıydı Hasan…
Serdivan Stadı’nda her sabah erken saatlerde yürürken ilin ve ülkenin sorunları üzerine kafaları yorduğumuz günler geldi aklıma…
Sohbetlerimizde çalışkan, üretken bir sanayici olmanın ilkeleri adına ortaya koyduğu fikirlere güvenir; katılmadığım bölümlerine şerh koyardım…
Spora tutkundu, tenis vazgeçilmez tercihiydi.
Ağzından tek bir kelime kötü laf çıkmaz; fabrikasında çalışan personeline yediğinden yedirir, giydiğinden giydirir; Cuma günleri özel hoca getirir, personelinin ibadet etmesine zemin hazırlardı…
Kredibilitesi yüksek dostlarını bir araya getirip, Serdivan’da kiraladıkları boş bir arazide harika bir tesis oluşturdu, yüzme ve tenis ağırlıklı…
Sadece ülke içine değil, Türki cumhuriyetlerine de yatırım yaptı, üretime yönelik fabrikalar kurdu…
Tam rahata ereceği ve çalışmasının nimetlerini toplayıp gönlünce, keyfince bir yaşam süreceği dönemde dünyası karardı…
“Allah adıyla” kendisine bağladığı çalışkan işadamlarının hayatını allak bullak eden, ülkemizin kalkınmasının önündeki en büyük engel olan “düşman zihniyetin” ihanetine alet olup perişan oldular, ne yazık ki…
Sadece Hasan Tarhan mı!
Tanıdığım çok sayıda güzel insan da benzer tezgahın dişlileri arasına girdi…
Kurdukları işyerlerine kayyumlar atandı…
Bilmem onlar da şimdi aynı duyguları taşıyor mu?
İnanıyorum ki, ülkesine ihaneti her yönüyle, bilgi ve belgelerle kesinleşmiş ve “terörist” damgasını yemiş birinin müridi olmaktan kurtulup, gerçeği görmüşlerdir…
Böyle olmasını; onları, emeklerini ve yaşam tarzlarını bilen bir kişi olarak, ne kadar da arzu ettiğimi belirtmeden geçemem…
İnsan bu…
“Hatası olmaz” diyemeyiz…
Önemli olan yanlıştan dönmek, hatada ısrar etmemek…
Başlarından geçenleri anlatmak, aldatılmanın vebalinden kurtulmak yine onlara kalıyor…
Böyle yapmakla hem ailelerine, hem ülkelerine, hem de yüzlerce personeline iyilik etmiş olurlar…
Bu durumda olup da yanlışı görüp doğruda birleşen çok sayıda işadamı arasına katılmalarını dilemekten gayri bir şey gelmez elden…
At izi ile it izinin karıştığı, kurular arasında yaşların da yandığını, üzüntüyle takip ettiğimiz bir ortamda, insanlarımıza; ülke menfaati, huzuru, selameti ve güvenliği adına, özellikle de şu kritik süreçte devletinin yanında olmak gibi büyük ve kaçınılmaz bir görev ve sorumluluk düşüyor…
İnanıyorum ki talihsiz bir süreçten geçen FETÖ mağduru nice dürüst, vatanperver işadamları, bürokrat ve siyasetçi bu sınıfa giriyordur…
Onlar içindir tüm iyi dileklerim…
Gerisi, bundan sonra ortaya koyacakları tercihe kalıyor…