Şehrimizde yaz gecelerinin renkli bir organizasyonu olarak rahmetli gazeteci Semih Köprülü’nün girişimleriyle, yıllar önce başlamıştı Olgunlar Futbol Turnuvası…

Ticaret Lisesi Bahçesi, bu iş için en ideal yer olarak belirlendi.

Çok ilgi gördü…

Eski futbolcular ve futbola özlem duyan yaşı belli rakam ve yıllara ulaşmış meşin top tutkunlarının oluşturduğu takımların maçları, sıcak yaz gecelerinde seyircileri serinleten tek eğlence haline geldi…

Her geçen sene daha da ilginç bir hal aldı…

Karşılaşmaların yer yer ve zamanla eğlence ve spor olmaktan çıktığı iddialı, sert, kavgalı, gürültülü zamanlar olmadı değil…

Ama bu “Futbolun ruhunda vardır” denilip geçiştirildi…

Bu tür manzaralar ne o yaş gruplarına ne de turnuvanın ruhuna uygundu oysa…

Tedbirler alındı, sağlamak için disiplini…

Sadece Sakaryalı futbolseverler ve topçular değil, ilgi zamanla il sınırları dışına taştı…

Çok sayıda ünlü emekli futbolcu boy göstermeye başladı…

Bu yönüyle daha da ilginç hale geldi turnuva…

İşin içine şampiyon olma hırsı katılınca, bu güzelim hava zamanla dağılır gibi oldu; kopmalar, kırgınlıklar başladı…

İşte tam da o zamanda Ticaret Lisesi Koruma Derneği el attı olaya ve turnuva disipline edilerek yoluna devam etti…

Buna rağmen sakatlanan çok sayıda futbol tutkunu oldu…

Sağlık şartları sorun haline geldi…

Önüne gelen, kendini göstermek için tüm gücünü ortaya koymaya kalkınca, sonunda olan oldu ve bir büyük kurban verildi, turnuvanın başlangıcında…

Organizasyon ekibinin bunca çaba ve iyi niyetine rağmen yaşanan can kaybı, ilin gündemini sarstı…

Bu durum gösteriyor ki yeni bir statü ve disiplin içerisinde turnuva devam etmelidir…

Aksi halde bu üzücü olay yılların süre gelen renkli organizasyonunun sonunu getirebilir…

Bu durum sadece Ticaret Lisesi ve Olgunlar Turnuvası için geçerli değil; tüm sentetik saha turnuvaları için de dikkate alınmalıdır…

İlimizin eski valilerinden Nuri Okutan ekstrem sporlara meraklı bir bürokrattı…

Benim eski bir futbolcu olduğumu duyunca, gazeteciler ile bürokratlar arası bir halı saha maçı teklifinde bulunmuştu döneminde…

Sakaryaspor’u o yıl, Galatasaray’ın eski futbolcusu Büyük Metin çalıştırıyordu…

Onu da biz davet ettik…

Soyunduk, çıktık sahaya, ısınıyorduk…

Bir ara Güngörzade Cevdet Efendi, pas attı sert bir şekilde…

Topa hamle yaptığımda sağ ayağından “Paaat!” diye bir ses geldi…

Sanki arkamdan sert bir şekilde vuran oldu…

Döndüm baktım, kimse yoktu arkamda…

Meğer aşil tendonum üst kısmından patlamış…

Çıkan o korkunç ses de bundanmış…

Yürüyemez olmuştum…

Sahanın dışına çıkıp buz yaparken, bir yandan da başlayan maçı izliyorduk…

Büyük Metin, önüne gelen topla buluşması anında birden aynı sesle yığılıp kaldı…

Benim aşil tendonum üstten, onunki ise alttan kopmuştu…

İki futbol gazisi olarak, konulduk ambulansa ve soluğu Toyota Hastanesi’nde aldık...

Doktor bir bana baktı, bir de Metin’e…

Önce “Geçmiş olsun” dedi…

“Seninki üstten patlamış 20-25 günde geçir” deyip ilaç verdi…

Zavallı Metin ise hem Sakaryaspor’daki görevinden oldu hem da ameliyat olarak aylarca koltuk değneğiyle dolaşmak zorunda kaldı…

Biz bu olayla ucuz atlattık halı saha faciasını…

Ancak eski bir futbolcu olan Ali Abanoz, hırsının ve futbol aşkının kurbanı olarak ayrıldı aramızdan…

Bu demek değildir ki bütün halı sahalar kapansın…

İstiyoruz ki devam etsin ancak sağlık açısından küçücük bir ihmal dahi gösterilmesin…

Önce saha şartlarını müsait hale getirmek, sonra da sağlık açısından gereken tedbirleri almak, artık kaçınılmaz olmalıdır…

Evet…

Ali Abanoz’a yüce Mevla’dan rahmet, kederli aile efradına ve Olgunlar camiasına, acılarını paylaşır sabır ve başsağlığı diliyoruz…