Mısır’daki son kilise bombalanması çok enteresan. Bombalanan kiliseler bir kıpti kilisesi. Yani Hıristiyan camiasının üçüncü sınıf vatandaş gördükleri bir zümrenin kiliseleri. Gaye ne idi? Faturayı Müslümanlara kesmek.
Bu olay bana askerde iken başımdan geçen bir hadiseyi hatırlattı. Bir gün bulunduğumuz yerde bir hırsızlık olmuştu. Komutan herkesi sıraya dizdi ve sordu “kim çaldı!” diye…
İçimizden biri “ben çalmadım” deyince Komutan “sen kal, diğerleri serbest” dedi.
Sonradan onun da bu işi yapmadığı anlaşıldı. Bizlerin bu kompleksten kurtulmanın bir yolunu çok acele bulmamız lazım. Adamlar kendi yetiştirdikleri ve bunu itiraf ettikleri zümre ile kiliseyi bombalıyor, Dünyaya yapmadıkları kötülük kalmadı. Her türlü melanetin altından bunlar çıkıyor. Daha canlı bomba mı yoksa uzaktan kumanda bomba mı?
Yapan kim belli değil. Biz “bunu yapan Müslüman olamaz. Müslüman böyle bir şey yapamaz. Bir insanı haksız yere bir Müslüman öldüremez. İslam bir terör dini değildir.” sözleri ile bir tuhaflık sergiliyoruz.
Son Vatikan toplantısından sonra bizlere bizlerle ilgili ne gibi kararlar alındı? Ne konuşuldu? Haberimiz var mı? Birileri bize izahatta bulundu mu? Yok. Eeee sana ne. Niye hemen müdafaaya kalkışıyoruz. Onlar dinimizin ne olup olmadığını bizden daha iyi biliyorlar ki yayılmasından bu kadar endişe ediyorlar.
Biliyorlar ki Dünyada Müslümanlar ekonomi olarak bir araya gelirlerse bunların hepsinin sonu olur. Beş yüz senedir Dünyayı soyup sağladıkları bu ekonomik kalkınmanın devam etmesi için bu soygunun devam etmesi lazım.
Bunun için Müslümanları kendi ülkelerine veya Dünyaya terörist ilan etmeleri gerekmektedir. Onlar daha lafa başlamadan biz müdafaaya başlıyoruz “bunları yapan bizden değildir” diye. Adamlar kıs kıs gülüyorlardır herhalde.
Bizlerin artık toplum şuuru ile hareket etmemiz gerekmekte başka çaremiz yok. Bizim bizden başka dostumuz da yok? Artık şunun şuuruna varmamız lazım; Bizler öyle bir milletiz ki bizden bahsetmeden Dünya’da hiçbir millet kendi tarihini yazamaz.
Geçmişi temiz geleceği daha temiz bir toplumuz. Başımıza gelenler bizden olmayanlara güvenmekten gelmektedir. Tarihimizdeki birtakım kısa devreler bizden değil, içimizdeki ve dışarıdaki bu milletten gözüküp asla bizden olmayan insanların hareketleridir.
Ülkemizde bu hafta sonu bir anayasa oylaması olacak. Bütün Dünya ayağa kalkmış bizimle uğraşıyor. Tercihinizi yok öyle kullanın yok böyle kullanın diye. Bizleri çok mu seviyorlar ki bizim geleceğimize karar vermemizde akıl veriyorlar.
Ne kadar sevdiklerini bundan evvel gördük. Size ne? İster “evet” derim ister “hayır.” Dertleri başka çünkü...
Evet çıkarsa ne gibi, hayır çıkarsa ne gibi şer planları var? Bilmiyoruz... Bunları bu oylamadan evvel çok iyi düşünüp hareket etmemiz lazım. En garibime gideni de içimizden bazıları. “Evet diyeceğim. Hayır demem için beni ikna et veya hayır diyeceğim evet demem için beni ikna et” gibi sözler. Seni niye ikna edeyim? Niye uğraşayım? Hala birtakım gerçekleri göremiyorsan, senin işin zor…
Bu bilmem kaç bilinmeyenli denklem değil ki. Ayan beyan ortada... Biraz geçmişi görüp geleceği tayin etme meselesi. Hepsi bu kadar...