Görüldüğü odur ki memleketimizin çektiği sıkıntıların büyük bir kısmı içimizdeki münafıklardan kaynaklandığına dair bir olayı daha nakledeyim dedim. Üzüldüğüm bu münafıklara inananların azalacaklarına her gün biraz daha çoğalmaları.
Bütün zamanların en büyük mimarlarından biri olan ve 16. yüzyılda İstanbul'u susuzluktan kurtaran Mimar Sinan'ın, evine kaçak su hattı çekmekten yargılandığı ortaya çıktı. İddia, Mimar Dr. Kamil Uğurlu'nun, ‘‘Mimar Sinan'ın Su yapıları'' başlıklı çalışmasında yer aldı. İSKİ'nin 5-8 Mayıs'ta düzenlediği ‘‘Osmanlı Su Medeniyeti'' konulu uluslarası sempozyuma bir bildiriyle katılan Dr. Uğurlu, olayı Sultan Murat'ın 1569'da verdiği bir fermana dayandırdı.
Dr. Uğurlu'nun iddiasına kaynaklık eden ferman, Ahmet Refik Bey'in (Altınay) 1917'de yayımladığı ‘‘Onuncu Asr-ı Hicri'de İstanbul'' isimli eserinin 40. sayfasında yer alıyor. Olay daha önceleri, Sinan üzerine başka kaynaklar da ortaya atılmış ama ferman bulunamadığı için kuşkuyla karşılanmıştı. Eskilerin ‘‘cihanşumul'' yani uluslararası bir şöhrete sahip diye adlandırdığı bir mimar hakkında, ‘‘evine izinsiz su almıştır, yaptığı çeşmeye aldığı su usulsüzdür, cezalandırılmalıdır'' diye bir şikayetin yapılmış olması çoğu kişiye pek inandırıcı gelmemişti.
Kaldırımcıların şerri
Dr. Uğurlu'nun çalışmasına ve diğer kaynaklara göre şikayeti yapanlar, Sinan'ın iş vermediği mimarlardı. Aslında, bir fermanla Sinan'ın yargılanmasını buyuran Sultan Murat, 1564'te kayda geçirdiği bir başka fermanla Mimarbaşı'nın yargılanmasına giden yolu açmış. Sultan Murat bu fermanında, Sinan'ı, Osmanlı mülkünün bulunduğu uçsuz bucaksız topraklarda tek yetkili mimar olarak atamış ve ona geniş yetkiler vermişti.
Matematik ve geometri konusunda engin bir bilgiye sahip olan, tüm yapılarını anti sismik bir temelde kuran Mimar Sinan, mesleki dalda yapılan hatalara karşı çok hassas davranmasıyla da ünlüydü. Yanında çalışmaya layık gördüğü mimarlara, ‘‘Unutmayın mimarlık bir nevi tabiatla inatlaşmaktır. Bina ettiğiniz her yapının altına sığınan insanın, ona Allah tarafından verilen en büyük hediye olan hayatından sorumlusunuz'' demişti. Bunu dedikten sonra, sorumsuz davrananları asla affetmemiş, önemli yanlışlar yapanları mimarlıktan men etmişti. Sinan'ın mimarlıktan aldığı meslek erbabına o dönemde ‘‘kaldırımcılar'' denilmekteydi. Çünkü, meslekten men edilme sonrasında sözkonusu mimarların elindeki, gökkubbeyle yeryüzünü birbirinden ayırma yetkisi alınmış oluyor, böylece onlara sadece kaldırım döşeme işi kalıyordu!
Kaldırımcılardan bir kısmı kendilerine verilen cezayı sineye çekmiş, bir kısmı ise hayatlarını Mimar-ı Hassa'nın yani Sinan'ın açığını bulmaya adamıştı. Titizliği, dürüslüğü ve kadirşinaslığıyla ünlü Sinan, kaldırımcıların aradığı bu fırsatı hayatının sonuna doğru onlara kendi elleriyle sunmuş. Sultan Murat'ın babası Sultan Süleyman, Sinan'a sağlığında bir çeşme inşa ettirmiş. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Sinan, bu çeşmenin bitişiğinde kendisine bir ikametgah yaptırmış. Bitişiğindeki çeşmenin oluğundan boşa akıp giden suyu küçük bir boru ile kendi evinin çeşmesine akıtmış.
Doğrudur, Kadı Efendi
Aslında Sultan Murat'tan isteseymiş tabi ki evinin çeşmesine izinli su alabilirmiş ama yanında boşa akıp giden suyu görünce basireti bağlanmış. Üstelik bir de evinin çeşmesinin arka kısmına su haznesi yapıp suyu depolamış ve günde üç defa bu sudan çeşmenin önündeki yalağa su doldurup, hayvanlarının içme suyunu karşılamış. Olay anında saraya intikal ettirilmiş ve Sultan Murat, İstanbul Kadısına yolladığı bir ferman ile Mimar Sinan hakkında derhal soruşturma açtırmış.
Bu soruşturmanın sonucunun ne olduğu hiçbir kaynakta belirtilmiyor. Fakat, Koca Sinan'ın soruşturma sırasında kadıya verdiği cevabın aynen şöyle olduğu söyleniyor:
‘‘Doğrudur Kadı Efendi Hazretleri, doğrudur...''
İstanbul’un su sorununu çözmüştü.
Evine kaçak su çekmekle itham edilen Mimar Sinan, dünya mimarlık tarihinde su kültürünün en önemli halkalarından biri olarak kabul ediliyor. İnşa ettiği köprü, sebil, hamam, çeşme, şadırvan ve sarnıçların büyük bir bölümü hala ayakta olan Sinan, susuzluktan kırılan İstanbul'u suya kavuşturmuş. Kanuni Sultan Süleyman'ın kendisinden kuraklık sorununu çözmesini istediği Sinan, su havzalarında üç aylık bir inceleme sonunda, su sorununun 10 yıllık bir çalışmayla çözüleceğini bildiren bir projeyle padişahın karşısına gelmiş. Su yolu inşaatı 1554'te başlayıp 1563'te bitirilmiş. Sinan, işini üstelik fazlasıyla verdiği süreden bir yıl önce tamamlamış. Mimarbaşı, suyu dağları, ovaları aşırarak Kırkçeşme dağıtım tesisine kadar getirmekle yetinmeyip, kentin her yanına çeşmelerle donatmış. Kırkçeşme tesisinin açıldığı sıcak temmuz sabahı İstanbullular, çeşmelerden gürül gürül akan suyun müziğiyle uyanmış. Uzun Kemer, Kovuk Kemer, Güzelce Kemer, Mağlova Kemeri ve Müderrisköy Kemeri yüzyıllara meydan okuyarak hala dimdik ayakta ve İstanbul'a su taşımaya devam ediyor.
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/sinan-da-kacak-su-cekmis-39155250