16 Ekim 2020 tarihinde çıkarılan 7254 sayılı yasa ile, daha önce köy olup ta, b. şehir sıtatüsü ile mahalleye dönüşmüş olan yerleşimler, kırsal mahalle adıyla, tam olmasa da tekrar eski durumlarına dönme hakkını yasal altyapı olarak elde etmişlerdir.
Mevzu ile ilgili birçok ilimizde, ya vatandaşlar tarafından müracaatla ya da müracaat beklemeden bizatihi belediyeler harekete geçmiş ve mahallerini kırsal mahalleye dönüştürmüşlerdir.
Gerek ziraat ve hayvancılık bakımından ve gerekse köy/tabiat/toprak zenginliği ve genişliği yönünden mühim iller arasında yer alan Sakarya’mızda maalesef tek bir mahalle kırsal sıtatüye kavuşturulmamıştır.
Bunun farkında ve derdinde olan bir gurup duyarlı insan, önce ilgili belediyesine müracaat etmiş, ama bir sonuç alamayarak, ikinci ve önemli bir aşama olan ‘Köyüme Dokunma Pilatformunu’ hayata geçirmiş, geçtiğimiz günlerde de bir basın açıklaması ile seslerini ve haklı davalarını duyurmaya çalışmışlardır.
Sözkonusu pilatformun basın bildirisi şöyle:
“Bildiğiniz gibi 2012 yılında Büyükşehir yasasında yapılan değişikle, Büyükşehir sayısı 30 olmuş ve Büyükşehirlere bağlı 30 İl’de 16.220 köy ve 1.053 belde mahalleye dönüştürülmüşür. Mahalleye dönüştürülen bu köy ve beldelerin ortak kullanılan tüm taşınır, taşınmaz malları, mera ve otlakları bağlandıkları belediyelere geçmiştir.
Bu değişiklik, başta ekonominin ve üretimin temeli olan tarım ve hayvancılığa zarar vermekle kalmadı. Bazı yerlerde tarım alanları imar değişiklikleri ve benzeri uygulamalarla amaç dışı kullanıma açıldı. Birçok yerde köylere ait mera ve araziler de belediyeler tarafından satıldı ve satılmaya devam ediliyor.
Bunların dışında birkaç yıl içerisinde köylere özgü, sosyal, kültürel, kadim köy yaşam tarzı ve köyleri kent mahallelerinden ayıran meralar, çayırlar, bağlar, bahçeler kısacası köylerin tarım ve hayvancılıkla birlikte doğası da tümüyle yok olma tehlikesiyle yüz yüze gelmiştir.
Devlet geleneğimizin ana unsuru ve temeli, ekonomik ve sosyal hayatımızın taşıyıcı unsuru olan köylerimizin üretim, ekonomi, sosyal ve kültürel hayatında tehdit oluşturan bu durumun 7 yıllık uygulamadan sonra görülmesi üzerinde bu olumsuzluğa karşı çok önemli bir adım atıldı. 21 Kasım 2019 tarihinde yapılan 3. Tarım ve Orman Şurası sonuç bildirgesinde Sayın Cumhurbaşkanımız ‘’BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNDE MAHALLELERİN KIRSAL VE KENTSEL OLARAK YENİDEN YAPILANDIRILMASI, KIRSAL MAHALLELERDE KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİNİN KORUNMASI’’ ile ilgili 17. Maddeye özel bir vurgu yapmış, KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİ hedefini bizzat göstermiştir.
Bunun sonucunda 6 Kasım 2020’de yapılan 2021 Yılı Bütçe görüşmelerinde Tarım Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli de ‘’BÜYÜKŞEHİR YASASI MAALESEF TARIM VE HAYVANCILIĞA ZARAR VERDİ. TARIMSAL FAALİYETLERİN DAHA DÜZENLİ VE VERİMLİ OLMASI İÇİN BÜYÜKŞEHİR YASASINDA TADİLATA İHTİYAÇ VAR.’’ diyerek bir kere daha acı gerçeği dile getirmiştir.
Sonuçta Sayın Cumhurbaşkanımızın 3. Tarım Şurasında hedef olarak gösterdiği KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİNİN KORUNMASI yasada yer almamışsa da, yarı köy statüsü sayılabilecek 7254 sayılı KIRSAL MAHALLE yasası mecliste kabul edilmiş ve 16 Ekim 2020’de resmi gazetede yayınlanmıştır.
7254 Sayılı yasaya göre KIRSAL MAHALLE olan yerler bu yasa ile önemli avantajlar sağlıyor olsalar da, nihai amaç Sayın Cumhurbaşkanımızın hedef gösterdiği KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİNİN KORUNMASI ile tarım ve hayvancılığı geliştirmek, tarlaların iskana açılmasını önleyerek TOPRAK ANA İLE köylerin doğasını, dokusunu ve kültürünü korumak olmalıdır.
Değerli basın mensupları, KIRSAL MAHALLE yasası çıktıktan ve uygulanması ile ilgili yönetmelik yayınlandıktan sonra Sakarya dışındaki Büyükşehirlerin tamamında başvuruları sonucu yüzlerce mahalle, KIRSAL MAHALLE statüsüne geçmiştir. Sakarya’mızda yasaya rağmen ne yazık ki belediyeler muhtarların müracaatlarını çeşitli şekilde engellemekte, başvuran köylerin dilekçelerine de cevap bile verilmemektedir. 30 Büyükşehir içinde en önemli tarım ve hayvancılık bölgelerinden biri olan Sakarya’mızda bugüne kadar KIRSAL MAHALLEYE alınan tek bir yerleşim alanı bulunmamaktadır.
Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere devletin en üst düzeyindeki yetkili ve sorumlular, büyükşehirlere bağlanan köylerin mahalle yapılmasının tarım ve hayvancılığa önemli ölçüde zarar verdiğini belirterek, yasa çıkarırken bu yasayı uygulamakla yükümlü olan belediyeler yasa ile kendine geçen mera ve arazileri, yasa ile çelişen bir şekilde yıllarca oraları koruyan, kollayan, emek veren köylerin rızası hilafına satmaktadırlar. Bu durum ileriki dönemlerde köylerde telafisi imkansız olumsuzluklara ve sorunlara yol açacaktır.
İşte bu nedenlerle tarım ve hayvancılığın, köylere özgü yaşam tarzı ve kültürünün, doğanın, kent mahalleleri gibi beton yığınları kaybolmasını önlemek, KIRSAL MAHALLE avantajlarından yararlanmak, TOPRAK ANAYI tarım alanlarını korumak için bu önemli sorunları siz yerel ve ulusal yazılı ve görsel basın ve internet medyası aracılığı ile kamuoyuna başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimizin ilgili ve yetkili tüm kurumlarına siyasi partilerin genel merkezleri başta olmak üzere tüm teşkilatlarına iletmek, sesimizi duyurmak, görüşmeler yapmak üzere KÖYÜME DOKUNMA platformunu kurmuş bulunuyoruz.
Bugüne kadar ilçe belediyelerine kırsal mahalle başvurusunda bulunup, bu başvurulara süresi içinde cevap vermeyen ve herhangi bir işlem yapmayanlar hakkında yasal haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Buradan mahallelerin yasal haklarının takipçisi olması gereken değerli muhtarlarımız başta olmak üzere, muhtar örgütlerine ziraat odalarına, köylerde ve köy dışında yaşayan, köy ve doğa dostu herkese çağrıda bulunuyoruz. Lütfen köylerimizin doğal yapısının, tarım ve hayvancılık üretiminin kadim köy kültürünün yok olmasına seyirci kalmayalım.
KÖYÜME DOKUNMA PLATFORMU, mahalle yapılan köylerin KIRSAL MAHALLE haklarını, tarım ve hayvancılık üretimini, doğal yaşamını savunan, hiçbir siyasi ve politik tarafı olmayan bir pilatformdur.”
Görüldüğü gibi son derece makul, haklı ve yasal bir talebi dile getirmiş, ilgililere ve kamuoyuna seslenmişlerdir.
Bu sese, başta belediyeler olmak üzere, köylerde yaşayanlar, milli ekonominin temeli olan ziraat ve hayvancılığın, tabiatın, çevrenin ve torağın/toprak ananın hayati önemine binaen herkesin kulak vermesi ve harekete geçmesi gerekmektedir. Bu dava ve bu dert, sadece pilatformun değil, 85 milyonun davası ve derdidir. Bütün insanlığın davası ve derdidir.
Yasa ve uygulamadaki eksiklikleri de çok kısa olarak şu şekilde sıralayalım.
‘Kırsal mahalle’ değil, kadim ‘Köy’ kavramı kullanılmalı, ‘köy başka mahalle başkadır’ gerçeğinden hareket edilmelidir.
2-Yasanın uygulanması devlet eliyle tüme yönelik yapılmalı, vatandaşın müracaatına ve belediyelerin insiyatifine bırakılmamalı, eşitsizlik ve kargaşa ortadan kaldırılmalıdır.
3-Yasa ve uygulama, doğrudan ziraat ve hayvancılığı, tabiatı, çevreyi ve toprağı korumaya yönelik işletilmeli, bunların dışında bir kullanıma ve avantaja izin verilmemeli, teşvik bu amaçları gerçekleştirmeye matuf olmalıdır.
4-Köylerde imar pilanlamalarından ve uygulanmasından taviz verilmemeli, pilan ve pırojesiz hiçbir yapı yapılmamalı, betonlaşmaya geçit verilmemeli, su da olduğu gibi, gerekirse imar ücretlerinde de sembolik veya maliyete yönelik, köylüyü zora sokmayacak küçük ücretler devreye koyulabilmelidir.
5-Belediyeler kırsal mahalleye dönen yerleşimlere ikincil bakmamalı, tüm hizmetler aksatılmadan yürütülmelidir.
6-Köylere ait taşınır ve taşınmaz mallar köylüye iade edilmeli, belediyeler de kalsa bile, amaç dışı kullanılmamalıdır.