Aynı başlıkla yayınlanan önceki yazımızda, 1970’li yılların sonlarına doğru okuduğum kitaplar arasında, Adolf Hitler’in “KAVGAM” kitabının da olduğunu belirtmiş,
Aradan kırk yıldan fazla geçen bir süre sonra, o yıllarda ve daha önceleri okuduğum kitaplardan aklımda hemen hemen hiçbir şey kalmadığını, bu kitapta da öyle olduğunu, İl Halk Kütüphanesinden ödünç aldığım bu kitabı yeniden okumaya karar verdiğimi, okumaya başladığımı ve şu günlerde bitirmek üzere olduğumu yazmıştım.
Özellikle günümüzü anlamada, çökmüş ve çürümüş Almanya’nın, Hitler ile nasıl tekrar ayağa kaldırıldığını ve sonra da nasıl mahvedildiğinin, sebeplerini anlayarak ve geçmişten ders alarak bize yardımcı olabileceğini, aklı selimle okunup, günümüze dersler çıkarılması gerektiğini, tüm kitaplarda da böyle olmasını ifade etmiş,
Günümüze ışık tutan birçok yönleri olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtmiş,
Hiçbir insanın “yüzde yüz kötü, hiç iyi bir tarafı yokmuş” gibi düşünülemeyeceği gibi, Hitler hakkında da “hiç iyi tarafı yok, hiçbir iyi icraatı yok, yazdığı tek bir doğru yok gibi” davranılamayacağını da belirtmiştim.
Hitler’i bu toptan kötü hale getiren ZİYONİST ve EMPERYALİST MİHRAKLAR olduğuna da vurgu yapmış,
Yahudilere soykırım uyguladığını söyleyen ZİYONİSTLERİN, 70 YILDIR FİLİSTİN’ DE O’NUN BİN KATI İŞGAL, SOYKIRIM ve MEZALİM YAPTIKLARINI GÖRMEYENLERİN, YİNE AYNI SAHTEKAR ZİYONİST ve EMPERYALİST ÇEVRELER olduğunu da yazmıştım.
Elbette Hitler’in bu kitap da yazdıklarının tümüne katılmamızın mümkün olmadığını, özellikle ari ırk, ırkçı tezleri ve lider monarşisi konusundaki düşüncelerini reddederek, doğru yazdıklarını ve doğruluğuna inandıklarımızdan çok küçük bir bölümünü ilk makaleye almıştım.
Hala muamma olan Hitler dönemi ve Yahudi soykırımı iddiaları çerçevesinde, Hitler’i, O’nun fikir ve ruh halini, Yahudilere karşı takındığı tavrın gerekçelerini biraz olsun görmek ve anlamak için, bu kitap okunmalı, aklın ve vicdanın süzgecinden geçirilerek değerlendirilmelidir.
İşte Kavgam kitabından seçtiğim ve ikinci yazımıza konu ettiğim alıntılar:
*Karl Marks, zehir saçan maddeleri eline geçirip, bunları dünyanın hür milletlerinin hayatlarını mahvetmek için bol miktarda kullandı.
*Devletin tek fonksiyonu, varlığının iktidarıyla, milletin her konuda gelişmesini olanaklı kılmaktır.
* Bugün devletimizi yönetenlerin çoğu, yarın meydana gelecek bir hadise için mücadele etmek ve çalışmak yerine, mevcut durumunu korumayı daha uygun bulmaktadır.
*Karşımıza, kötü kalpli olanlardan çok, fikren tembel olanlar ve MEVCUT DEVLETİN VARLIĞINDA ÇIKARLARI OLAN İNSANLAR DAHA ÇOK ÇIKACAKTIR.
*Bir devlet, milletinin alkolle zehirlenmesine karşı mücadele etse, bütün Avrupa burjuva alemi, aptal aptal, bön bön gözlerini açıp, şüpheli bir tavırla başını sallar ve insanlık için yapılan bu mücadeleyi gülünç bulur.
*Her sarayın bir SARAY YAHUDİSİ vardır. Halka işkence eden, ümidini yok eden, fakat öte yandan prenslere her zaman yeni yeni servetler sağlayan canavarlara bu ad verilir.
*Eğer bir millet soysuzlaşmış insanlardan meydana gelmişse, böyle bir bataklıktan büyük bir DAHİNİN çıkması bile son derece nadirdir. Eğer çıksa bile, bu dâhinin nüfuz ve etkisinden, soysuzlaşmış millet yararlanamayacaktır.
*Yahudi kendini sevinçle feda ederken bile zarara uğramaz. O hisseleri ayırmasını bilir. Onun iyilikleri, bir tarlaya istemeyerek dökülen gübreye benzer, amacı bundan da çıkar sağlamaktır.
*Kız çocuklarının eğitiminin tek amacı, kızı, geleceğin ANNESİ olarak hazırlamaktır ve bu hiçbir zaman unutulmamalıdır.
*Mertlik, feragat ve ketumluk, büyük bir millet için mutlaka gerekli olan faziletlerdir.
*Devleti hücumdan koruyacak şeyler, kalelerin su doldurulmuş hendekleri olmayacaktır. Devleti en ateşli VATANSEVERLİK ve fanatik MİLLİ İSTEK, BİLİNÇ ve HEYECANLA DOLU ERKEK VE KADINLARIN MEYDANA GETİRECEKLERİ CANLI DUVAR koruyacaktır.
*Yahudi, dünyayı ekonomik bakımından fethetmek istediği gibi, siyasi bakımdan da hakimiyeti altına almak ister
*Milletini seven bir kimse, bu sevgisini ancak milleti için göze almaya ve katlanmaya hazır olduğu özveriyle kanıtlayabilir.
*Yahudi, ustalıkla veya daha doğrusu para işlerinde ahlaki düşüncelerden yoksun oluşuyla, her zaman kurbanlarının boğazlarını sıkarak, hatta derilerini yüzerek yeni kar kaynakları bulur.
*Kendi emirlerine aykırı hareket edilirse, tabiatın intikamı korkunç olur. Bunun için ben Tanrı’nın isteğine uygun hareket ettiğime inanıyorum. Çünkü milletimi Yahudi’ye karşı korumakla, Tanrı’nın eserini korumuş oluyorum.
*Her türlü hareketin doğuracağı sorumluluğu kabulden çekinen ve sürekli kendisini her şeyden masum kılmaya çalışan bir kişi, bir sefil ve bir alçaktan farksız değildir.
*Ta ilk çağlardan beri, siyasi ve dini alanlarda büyük tarihi olayları meydana getiren güç, yalnızca SÖYLENEN SÖZLERİN ESRARLI KUDRETİ olmuştur. Bir milletin büyük çoğunluğu her zaman sözün kudretine boyun eğer.