Değerli okurlar. Aldığım bir eleştiri üzerine bu yazıyı kaleme alıyorum.

Orhan Camii’nin karşısındaki ilk araya denk düşen Bakırcılar Çarşısı’nda Berber Taci Ağabey’i tanımayan yoktur. Esnaflık yaptığım yıllardan tanıdığım Taci Ağabey’in berber dükkânı önünden her geçtiğimde muhabbetle selamlaşırız.

Birkaç gün önce bendenize sitem yollu takıldı. “İbrahim, yazılarını Yeni Sakarya’dan okuyorum. Bu aralar hep Balkanları yazıyorsun. Milliyetçilik yapma, biraz da bizim memleket Karadeniz’i yaz.” Deyince gülüştük.

Geçtiğimiz yıllarda yaptığım seyahatlerde Karadeniz’e defalarca gittim. Karadeniz Bölgesinde Samsun’dan Hopa’ya kadar gitmediğim il, ilçe kalmamıştır. Karadenizli dostlarımız çoktur. Türkiye’nin tüm bölgelerini gezdim. Samimiyetle itiraf etmeliyim ki, Karadeniz insanına ve aile yapısına hayranımdır.

Ülkemizin doğa harikası Karadeniz coğrafyasını mümtaz kılan sadece dağlar, dereler, yaylalar değildir. Coğrafyayı bizatihi güzelleştiren Karadeniz’in hayat dolu, dobra sözlü, dürüst ve İslam’a gönülden bağlı insanlarıdır.

Berber Taci Ağabey için dostlarımdan birkaç örnek vermek isterim.

Geçmişte SATSO’da birlikte Meclis Üyeliği yaptığım Yusuf Mısırlıoğlu Ağabey tipik bir Karadenizlidir. Eşimle birlikte Trabzon’daki köy evinde misafir olduğumuz günü unutamam. İnsan sevgisi, neşesi, fıkraları, şiirleri, riyasız kibirsiz can-ı gönülden yaptığı ev sahipliği halen hafızamızda taptazedir.

Dostluğuyla iftihar ettiğim Dr. Hasan Sağlam, Trabzonludur. Hayatımda tanıdığım en karakterli düzgün insanlardan biridir.  

Hayrettin Hacıbektaşoğlu Ağabey’i unutmam mümkün değil. Geçmişte birlikte mücadele ettiğimiz davamızın müstesna isimlerindendir. Şeker Mahallesi ondan sorulurdu. Tek başına bir ordu gibidir.  

Trabzonlu Osman İbrahim Baş Ağabey’in muhabbetini, samimi dostluğunu her zaman hayırla anarım.

Birkaç ay önce tanıştığım Trabzonlu Osman Karakaş kardeşimin rahmetli annesine dair anlattığı hatıralar zihnimde yer etmiştir.

Karadeniz insanının vatanseverliği, cömertliği, tevekkülü, yardımseverliği, örf ve ananelerine bağlılığı her türlü takdirin üzerindedir. Karadeniz, tarih boyunca Anadolu’nun hafız ve âlim yatağı olmuştur. Özellikle Allah dostu Trabzonlu Haçkalı Baba’nın (1864-1949) ayağının tozu olmayayız biz…

Tozlu Camii’nin emekli imamı Trabzon Şalpazarlı Kurrâ Hafız Ali Özdin Hoca Efendi dünürümdür. Ali Hoca’nın ortanca oğlu Nafi; hem dostum, hem arkadaşım, hem de kız kardeşimin eşidir.  

Hısım olmakla iftihar ettiğim gelin kızımın muhterem babası Hasan Pulat Bey Trabzonludur. Hasan Bey, hem samimi can dostum, hem dünürümdür.

Taci Ağabey. Daha ne anlatayım. Bizde milliyetçilik olmaz. Balkanlar ve Karadeniz bizim için etle tırnak gibidir. Karadeniz bizim için muhabbet coğrafyasıdır. Hamsi, sütlaç, çay ve muhlama demek, teklifsiz muhabbetin memleketi demektir.

Karadeniz’den bir hatıramı paylaşayım.

Yıllar önce Kaçkar Dağları’nda kamp yapmıştık. Zirve tırmanışı ertesinde yorgun argın Trabzon Uzungöl’e vardığımızda gece hayli ilerlemişti. Göl kenarında henüz kapanmamış olan bir restoran kenarına arabayı çekip birkaç saat uyumak istedik. Restoran sahibinin delikanlı oğlu Ali; arabada uyumamıza razı gelmedi. Babası yaz tatillerinde İstanbul’dan gelen çocukları ve misafirleri için evinin bitişiğine ikinci bir ev yapmış. Hemen arka sokaktaki evlerinin bahçesindeki misafirhanesinin anahtarlarını ücretsiz olarak bize veren kalender ruhlu Karadenizli Ali’yi nasıl unuturum…

Taci Ağabey, Karadeniz candır.