John R. Bass, ABD Büyükelçisi. Son günlerin popüler ismi... Bakalım dedim, “Kim bu adam?”
Nereden gelmiş buraya. Buyurun…
1962 yılında New York‘da doğmuş ve İtalyan kökenli bir aileden gelmektedir. John R. Bass, Syracuse Üniversitesi’nden 1986 yılında mezun oldu. 1998-2000 yılları arasında, Kosova‘da bulunan barış gücü komuta merkezinde görev yaptı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott‘un personel şefi oldu. John R. Bass, ABD Dışişleri Bakanlığı’na atanmadan önce Türkiye, Kıbrıs, Benelüks ülkeleri ve NATO–Rusya görüşmeleri üzerinde çalışmalar yaptı.
Yani bu adam bizlere yabancı değil. Buraları iyi biliyor. Güzel de Türkçe konuşuyor. Özel olarak ülkemize gönderildiği çok açık...
ABD Büyükelçisi John Bass geçenlerde Ankara'da diplomasi muhabirleriyle veda toplantısı yaptı ve aşağıdaki mesajları verdi.
Çok enteresan konu başlıkları var. FETÖ'nün firari eski savcısı Zekeriya Öz ile irtibatının tespit edilmesinin ardından tutuklanan ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un ardından bir Türk görevlinin daha gözaltına alınmamak için konsoloslukta saklandığı iddia edilmişti. Bass, "ABD misyonlarında saklanan kimse yok. Hiçbir çalışanımızı yargıdan kaçırmıyoruz" dedi. Adam aranan Türk görevlinin orada olmadığını söylemiyor. “Saklanan yok” diyor.
“Bizim kimseyi saklamaya ihtiyacımız yok. İstediği gibi gezer kimseden ne korkumuz ne endişemiz var.”
Söylediği bu. İşte politik kafa. “Çalışanımızı yargıdan kaçırmıyoruz” diyor. “Türk yargısından” demiyor. “Kararını biz veririz” anlamında saklanan adamın götürüp götürmediği ne bilip ne bilmediği belli değil. Milleti salak yerine koyarak adeta meydan okuyor.
Krizin ardından iki ülke vize süreçlerini askıya almıştı. Bu vize olayının da Amerikan hükümetinin kararı olduğunu söyledi. Dolayısı ile “bu yaptırım karşısında muhatabınız ben değilim, Amerikan hükümeti” diyor.
* “ABD konsolosluk görevlisinin tutukluluğuna ilişkin bilgi alamadık ama temaslar sürüyor.”
* “Metin Topuz Uyuşturucuyla Mücadele Organize Suçlar’da görevliydi. Bu işbirliği sayesinde birçok uyuşturucu kaçakçısı yakalandı. Görev tanımını aşıp başka irtibatlar kurduysa bununla ilgili diğer bilgileri görmekten memnuniyet duyarız.”
Al bir tane daha. ABD Büyükelçiliği değil Emniyet Genel Müdürlüğü sanki. Sana ne Uyuşturucuyla Mücadele Organize Suçlar’dan. “Metin Topuzdan öğrendiklerinizi bizle paylaşın memnun oluruz. Bilmediğimiz bir şeyi varsa öğrenelim” diyor.
* “ABD, bağımsız Kürdistan’ı desteklemiyor, Kürt koridorunu desteklemiyor, Türkiye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasını desteklemiyor” diyor basın toplantısında.
Ülkemizi yıkmak isteyenlerin hedeflerini açıklamış. Bağımsız Kürdistan, Kürt koridoru, Toprak bütünlüğümüz. Bir de lütfetmiş “biz bunları desteklemiyoruz” diye aba altından sopa göstermek denir buna.
* “İncirlik konusunu Türk yetkililere sorun. Yürürlükte olan anlaşmalar var. Askerlerin giriş çıkışları da bu anlaşmalara bağlı.”
Türkiye’nin yumuşak karnı İncirlik üssü. Topu taca atmış. On beş Temmuz hadisesinden beri bir türlü dokunulmayan yer. Nedeni devlete ait…
“Biz anlaşmalar çerçevesinde istediğimiz gibi burasını kullanırız.” demek değil midir?
* “Her hükümet, yabancı temsilcilerle nasıl ilişki kuracağını kendi belirler. Buna saygı duyuyoruz.”
Kendiniz bilirsiniz anlamında...
* “9.5 aydır Türkiye'de terör saldırısı yaşanmıyor. Bu IŞİD vazgeçtiği için değil, işbirliğimizin sonucu.”
Tehdidin bu kadar büyüğü ancak bu densizlerden beklenir.
“Olayı biz durdurduk. IŞİD bizim kontrolümüzde olan bir teşkilat. İstediğimiz zaman harekete geçiririz” diyor. Vazgeçmediklerini nereden biliyor ki? Demek ki bundan evvel de bunlar sizin kontrolünüzde bu hareketleri yapmışlar.
* “Fetullah Gülen'in iadesi yargı konusu. Bu talep diğer iade taleplerinden ayrı tutulmuyor. ABD hukuk sisteminde masumiyet karinesi temel ilkedir.”
Kendilerine geldi mi hukuk, bize geldi mi adaletsizlik.
Kendi vatandaşımız bile sorgularken kendilerinden izin alınması gerekiyor. Ülkemizin en büyük bankalarından birinin genel müdür muavini Amerika da tutuklu. Sebebini kendi de bilmiyordur. Bir an evvel kurtulması dileğiyle...
Kendileri Amerika’da Rus Büyükelçiliği’ne girip arama yapabiliyorlar. Bunun bir de ülkemizde kendilerine yapıldığını düşünün. En tuhafıma gideni ülkemizde bu kadar köşe yazarı, o basın toplantısında muhabirler var. Hiç biri söylediği bu sözlerden dolayı bir sual dahi sormamış…