Mevla’nın cömertçe sunduğu, dağları, ovaları, gölleri, ırmakları ile ülkemiz hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği paha biçilemez zenginlikler yurdudur…
Bu konuda örnek alınacak ülkelerden eksiği yok, fazlası var…
Ancak bu doğrultuda olumlu söz etmek sanıldığı gibi kolay olmuyor…
Ülkenin zenginliklerini koruyup kollamada gelişme kaydedilse de bir nebze, ne yazık ki istenilen düzeyde olmadığını görülüyor…
Bu hal insanı üzmek bir yana adeta kahrediyor…
Bizim insanımız evine gösterdiği özeni, itinayı, ne yazık ki toplumsal hayatın vazgeçilmezi ortak kullanım alanlarının temizliği konusunda hiç dikkate almıyor ve evinin dışına çıktığı anda adeta farklı bir kişilik sergiliyor…
Evindeki yaşam tarzıyla dışardaki tavrı böylesine farklı bir izlenim veriyor olması insanımız adına üzerinde durup düşünülmesi gereken sosyolojik olduğu kadar psikolojik bir sorun olsa gerek…
İnsanların toplumun ortak kullanım alanlarına olan bakış açısı değiştikçe ve ortak kullanım alanlarımızı da evimizin içi kabul edip kirletmekten kırıp dökmekten kurtulmadıkça, havasını soluyup, suyunu içtiğimiz bu cennet vatanın sağladığı nimetlerin karşılığını vermiş olmayız, olamayız…
Yaz mevsimi nedeniyle yayla, göl, nehir, deniz kenarları ile park ve bahçelerin dramatik hali bu konuda millet olarak nasıl bir anlayış içerisinde olduğumuzu gösterir olması yönüyle önemli olsa gerek…
Özellikle muhacir deyip bağrımıza bastığımız Suriyeli sığınmacıların ülkenin turistik yörelerinde üzerinde durup tedbir ve önlem alınması gereken hal ve hareketlerinden kaynaklanan çevre kirliliğini göz ardı etmek mümkün mü!
Ülkenin hemen her yöresinden özellikle de sayfiye bölgelerinden yükselen ve yer yer çatışmalara dönüşen şikâyetler asla göz ardı edilmemeli, tez elden önlem alıp giderilmeli…
Ya düzgün olurlar ya da bu güzelim ülkeyi kirletmelerine göz yumulmamalıdır…
Ülkemizde kirlenme sadece bu insanların sırtına yüklenecek bir sorun değil…
Ortak kullanım alanlarını kullanıp yiyip için çöplerini bırakan, yok olması yıllara bağlı plastik atıkları bırakıp giden halkımızın bu konuda yabancılara örnek olacak bir hareket içerisinde olması gerekirken, bu müthiş kirliliğe ortak olacak hareketler sergilemesi hayli üzücü ve düşündürücü değil mi!
Nehirlerin zehirli atıklarla balık ölümlerine yol açması, park ve bahçelerin tahrip edilmesi, yaylaların, ormanların, denizlerin aynı doğrultuda kirletilmesi, bu konunun ihmale gelmeyecek boyutlara ulaştığını göstermiyor mu!
Artık bunlar bitsin istiyoruz…
Zaman zaman konuyu gündeme getirmemize rağmen, şehir mobilyaları etrafındaki üzücü manzara insanı çok ama çok üzüyor…
Bütün bunları niye dile getiriyorum derseniz, sporseverlerin ve dünyanın gündeminde Rusya’da devam eden Dünya Kupası futbol karşılaşmaları var…
Turnuvaya Afrika, Asya ve Amerika ülkelerinin takımlarının da katılması farklı bir ivme kazandırmış bulunuyor…
Japonya bunlardan biri…
Maçtan sonra gerek tribünlerin ve gerekse soyunma odalarının temizlenmesi dünya gündemine ilk defa düşen soylu bir davranış biçimi olsa gerek…
Japon milli futbol takımı oyuncuları ve seyircileri temizlik disiplini konusunda örnek olacak tavırları ile dünyaya adeta nasıl bir yol izlenmesine yönelik çarpıcı mesajlar verdiler turnuva boyunca…
Sanırım bundan yurdunun güzelliklerini acımasızca kirleten halkımızın da alacağı dersler var…
Ne zaman ki bu anlayışa sahip bir topluluk haline geliriz, işte o zaman Mevla’nın cömertçe sunduğu, koruyup kollayın diye emanet ettiği bu güzel ve özel ülkemizi istenilen temizliğe taşırız, yurdun ve ilimizin her köşesi pırıl pırıl olur…
Bugün biz Japonlar için methiyeler düzüyorsak bu konuda, gün gelir bütün dünya kabuk değiştirmiş ülkemizden övgüyle söz edebilir…
İşte öyle bir Türkiye ümidiyle herkese ve her kesime düşecek önemli sorumluluklar olmalı, yerine getirilmesi kaçınılmaz olan…
Hayal denilebilir ancak bilinsin ki hayal kurmadan gerçeğe ulaşılamaz…
Bu ümitle yaşıyoruz…
Bu duyguları paylaşan herkese ve her kesime demet demet ve rengârenk güller gitsin istedik bu defa…