Bugün Bizim Bahçe’yi ilimizde amatör sporlar deyince akla gelen iki spor adamına ayırdım…
Biri; genç takımda yetiştirdiği yetenekli gençleri görmeyip milyonlarca lirayı bazı işe yaramayan futbolculara ayıran Sakaryaspor yöneticilerinin aksine, Süper Lig takımlarına imza atan oyuncular yetiştiren Demirspor Teknik direktörü M. Ali Çalışkan ve ona bu imkanı sağlayan Kulüp Başkanı Muammer Güneş; diğeri ise şu sıralarda tüm mesaisini “engelli çocukların mutlu olmasına” ayıran, şehrin çelebi spor adamı Sinan Panta…
İkisi teknik direktör, biri ise kulüp başkanı olan spor adamları ister ki yetiştirdikleri sporcular öncelikle Sakaryaspor’a hizmet etsin…
Sakaryasporlu Eski Profesyonel Futbolcular Derneği ki başkanlığını yaptığım dönemde, yetiştirdiği futbolcuları Sakaryaspor forması giymesi için hazırlardı…
Şimdi o güzelim ekip dağıldı…
Ellerimizle kurup ilgi odağı haline getirdiğimiz, bugün Millet Bahçesi içerisine alınan altyapı tesisleri ile birlikte futbolcu da yetişmez oldu…
Amatör ligde verdiği mücadele ve yetiştirdiği gençlerle bilinen mavi lacivertli Demirspor’un Teknik Direktörü M. Ali Çalışkan’ın son eseri Mithat Pala adlı genç futbolcu olmuş…
Mithat Pala, Türkiye Süper Ligi takımlarından Rizespor ile 4,5 yıllık anlaşma yapmış...
Olayı anlatan Teknik Direktör M. Ali Çalışkan’a “Böyle yetenekli oyuncuyu Rizeli yöneticiler kilometrelerce öteden görüyor da niye Sakaryaspor ilgilenmiyor” deyince, söyledikleri darda kaldığı üç dönemde yönetici olarak elini değil, gövdesini taşın altına koyan ekip içerisinde yer almak yanında, Sakaryaspor’un kurucu futbolcusu olarak beni hayli üzdü ve düşündürdü…
Böyle futbolcuları görmeyen yönetici, antrenör, teknik direktör kim varsa denilecek tek söz “Yazıklar olsun” olur ancak
Sakaryaspor’un (1965-66) 18 kişilik kadrosunda 12 yerli futbolcu vardı, para akla gelmeden forma için oynayan…
Öyle bir maziden haberi olmayan günün yöneticileri, Rizespor’da oynayacak olan genç oyuncumuzu takip ederek kendi ilinden çıkıp yad ellerde başarılı olan futbolcu olarak Mithat Pala için de pişmanlık duyacaktır sanırım, yarınlarda...
Gelelim Sinan Panta’ya…
Mehmet Ali Çalışkan’a başarılar dileyip sözü; kendini engelli gençlerin hayata tutunmasına adayan, birbirinden yetenekli bir düzine engelli yavruya hocalık yapan Sinan Panta’ya getireyim istedim…
Elde edilen başarıdan çok kolu bacağı olmayan şefkate, yardıma, ilgiye hasret çocukların mutlu olması adına ayırdığı vaktini, duygu dolu bir ses tonu ile gündeme getiren Sinan Panta’nın yaptığı iş ve verdiği hizmet, insanın didelerinden bulgur bulgur dökülen birer yaş tanesine dönüşüyor adeta…
Kendini tümüyle onların mutluluğuna vererek, bu doğrultuda sporu aracı kılan bir yöntemle yoluna devam ediyor…
Anlatırken neler yaptığını, nasıl da heyecanlı ve arzulu idi…
Engelli sporcuların başarılı dünyasında yer almanın dayanılmaz mutluluğunu yaşayan, deplasman karşılaşmaları için yol masraflarını finanse eden kurum ve kuruluşlara övgüler dizen Sinan Panta’yı gel de kutlama!
Gerek Sinan’a ve gerekse M. Ali hocaya, yetiştirdikleri sporcular ve aileleri adına “Orkideler” gitsin istedik…