Hayrettin Böcek, 85 yıllık ömrünün en az yarım asırlık döneminde okudu Yeni Sakarya’yı biteviye…
Her gün Bakırcılariçi’ndeki irtibat büromuza uğrar, gazetesini alır ve özenle hazırladığı üzeri son derece anlamlı sözlerle süslü bardak ve anahtarlığı bırakır giderdi…
Yaklaşık iki aydır görünmez oldu…
Biz onu sadece Yeni Sakarya Gazetesi’nin değerli bir okuyucusu olarak tanıdık…
Dün sabah yeni yerine taşınan SAKVA’ya uğradım…
Büyükşehir Belediyesi’nin yüz akı SAKVA’nın kuruluşunda katkım olmasının onurunu taşırım hâlâ…
Genel Müdür Mehmet Ersöz hoca ile yardımcısı Abdülkadir Şen’in yaptığı hizmetler unutulur gibi değil…
Adapazarı Belediyesi önündeki kiralık yerden, Hasırcılar’da kendilerine ait bir hizmet binasına taşınmışlar…
Etrafında bulunan, ekonomik ömrünü tamamlamış metruk evleri de satın alıp, hizmet binasına katma planı yapıyorlar… Israrla yeni yerlerini görmemi isteyince ve rahat bir zaman yakalayınca, düştü yolum SAKVA’ya…
İyi ki de öyle olmuş…
Bir süredir ortalarda görünmeyen Hayrettin Böcek amcanın tek oğlu da oradaymış…
Bir tevafuk eseri tanıştık, sohbet ettik…
Babasının özenle yazıp dostlarına hediye ettiği bardak ve anahtarlık vesile oldu tanışmamıza…
Meğer Hayrettin amcayı biz sadece Yeni Sakarya okuru yönüyle tanımışız…
Oysa o tanıdık çevrelerce ilmi derinliği olan bir gönül adamı olarak bilinirmiş de haberimiz olmamış…
Mehmet Ersöz hoca, üzerinde ayetler yazılı anahtarlık ve bardakların hikmetinden söz ederek, rahmetli Hayrettin amcayı tanıttı…
İslami ilimler konusunda söz sahiplerinden olan Ahmet Tomor hocanın kadim dostları arasında yer alan Hayrettin Böcek amca 1 Aralık 2018 tarihinde vefat etmiş meğer…
Yunus Emre’nin deyişiyle;
“Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin.”
Böylesi dramatik olmuş Hayrettin amcanın vedası, bizim açımızdan…
85 yıllık koca bir ömrü, evinin altında atölye haline getirdiği bir odada eşe-dosta, sevdiği, değer verdiği herkese bardak ve anahtarlık üzerine, örneğin “Gençlik, güzellik ve ömür emanettir ve gizlidir gafil olma” gibi özlü sözler yazar, karşılık beklemeden sessizce ve arkasında sanki bir sır bırakırcasına uzaklaşır giderdi…
Onu hal-i hayatında değil de “Sevgiliye” kavuşmasının ardından, dünya sürgünlüğünü noktalayışının üçüncü ayında böylesine detaylı tanıyınca, hayıflandım gazeteye geliş gidişlerindeki sessizliğime…
Hayattaki tek oğlu İbrahim Böcek, Ahmet Tomor hoca, rahmetli Muammer Duyak ile olan hatıralarından söz edince anladım, bardak ile anahtarlıklar üzerindeki sır dolu sözlerinin hikmetini…
Ona yüce Mevla’dan rahmet dilerken aylar sonra, bu anlamlı buluşmaya vesile olan Mehmet Ersöz hoca ile Abdülkadir Şen ve de İbrahim Böcek’e “Beyaz güller” gitsin istedik…