Günah lügatte; “cezayı gerektiren amel, dine aykırı iş ve mülkün sahibinin emirlerine uymayan hareket” manasına gelir.

Lügatte günah böyle tarif edilmiş. Pekiyi de korunmak veya günaha girmemek için neler öğütlenmiş onun tariflerinin yapılması, anlatılması hakiki vaazdır. Vakit doldurma vaazı değil. Dersem ne dersiniz? İmanın şartı ile icabı arasında ne gibi bağlantı var? Bilmiyorum.  

Birbirimizi sevmek için ne yapmamız lazım? Bayramdan bayrama, Cumadan Cumaya, cenazeden cenazeye beraber olmak yeterli midir? Beraber bütün günü ne zaman paylaşacağız?

Çocuklarımızın odalarına veya onların bizim odamıza girerken izin alınması gerektiği, istenmeyen bir şeyle karşılaşmamıza mani olan bir tedbirdir. Burada iki türlü öğüt vardır. Çocuklarımıza ve bizlere günaha girmemek için alınması gerekli tedbir anlatılmıştır. Kapıyı üç defa çalın, açılmadığı takdirde dönüp gitmek sizin için daha hayırlıdır emrinde dönün gidin ne kadar güzel yumuşatılmıştır. Unutmayalım ki başlangıçta hiç yasak gelmemiştir.

Neden? Bu tebliğin nasıl yapılması gerektiği konusunda bize bir yol mu gösterilmiştir? İnternetin çocuklarımıza tamamen yasaklamak bir çözüm müdür? Yoksa onu zarar vermeden nasıl kullanılması gerektiği lisan-ı münasiple anlatılması mıdır?

Yoksa hemen cezanın şiddetlisinin nasıl olacağını anlatmak daha mı akıllıcadır? Diyanet’in bu konuda bizlere yardım etmesi esas görevidir gibi geliyor bana. Bu konuda beli birtakım taktikler kullanılarak önce bizlere yani anne ve babaya sonra çocuklara bu mevzuda bir alt yapı hazırlanmasının aciliyeti ortada...

Nefis terbiyesine nereden başlayıp ne yapmamız lazım? Yalnız korku yeter mi? Bilmiyorum. Bunları halka anlatacak öğretmenleri yetiştirmek için diyanetimiz neler yapıyor? Yazın çıkarılan risale gibi üç kitapla çocuklara bu nasıl anlatılır? Çok düşünülmesi gereken bir konu. Marifet ilmi diye bunun için söylemişler. Bu konuda özel yetenekli insanlar gerekmektedir. Kendini bu işe adamış insanlar. Ezberlediğini tekrar eden değil.

Sapanca Kurtköy’deki kurs binasının akademi haline getirilmesi için bu kadar uğraşmamın sebebi benim oraya idareci tayin edilmem değil. Yapamam da zaten. Şuurlu, bilinçli bir toplum yetiştirmek için öğretici kadronun bilinçli ve sağlam olması gerekmektedir. Cumadan Cumaya bir vaaz yeter mi? Bir cevap vermeleri bu kadar mı zor?

Olmaz desinler, şöyle olur desinler, programa aldık bir dahaki bahara desinler… Desinler.

Bunları niye mi yazıyorum. Yarın her koyun kendi bacağından asılır belki ama hesaptan sonra.

Ben de diyeceğim ki ben söyledim.  Olmadı… Kolay işi halledene aferin demek onunla alay etmektir.