Sapanca Göl suyu yalnız şehrimiz için değil, komşu il Kocaeli adına da “Olmazsa olmaz” hayat kaynağı bir büyük nimettir…
O nedenle etkili yetkili kurum ve kuruluşların öncelikle ve dahi ivedilikle koruyup kollayacağı bir göldür…
Tabii bu arada ve bu doğrultuda görev ve sorumluluk SASKİ’ye, dolayısıyla Büyükşehir Belediyesine düşüyor…
Bir önceki dönemde Büyükşehir Belediyesi SASKİ eliyle müthiş bir mücadele vermişti, gölün kirlilikten kurtarılması adına…
Dün gölde, su miktarının kuraklık nedeniyle önemli oranda eksildiğine yönelik haberler yer aldı gazetemizde…
Su seviyesinin düşmesinin ardından, insan eliyle yapılan kirlilik de çıktı gün yüzüne…
Bu durum eksilen su miktarı bir yana daha da ürkütücü ve üzücü bir görüntü ortaya koydu…
Nasıl olur da suyundan, balığından yani her nimetinden istifade edilen, Mevlamız’ın bölgeye en büyük nimeti olan, bu yönüyle de Dünya’nın en tatlı içme suyuna sahip ilk beş gölünden biri güzelim Sapanca böyle düşüncesizce kirletilebilir!
Kirlilik de düşen su seviyesi kadar önemlidir oysa…
Sakarya Büyükşehir Belediyesi bildim bileli bu konuya büyük önem verir, özen gösterir…
Ama görülüyor ki bugüne değin alınan önlemler yeterli olmamış yani şapka düşmüş kel görünmüş…
Bu konu hiç ama hiç ihmale gelmez, vekaleten de yönetilemez…
O nedenle SASKİ’nin başına liyakatli, konusunun uzmanı, bilgili, becerikli bir genel müdür şart…
Olaya bu açıdan bakınca Başkan Ekrem Yüce’ye bir görev düşüyor diye geçirdim içimden…
Savunduğu davaya inanmış, kuruma yeniden sınıf atlatacak, ivme katacak bir kişi olarak, konuya ilişkin başarıları ortada olan bir “su fenomeni” bu şehrin çocuğu Dr. Rüstem Keleş geldi aklıma…
Onun Kocaeli, özellikle de TÜPRAŞ ile verdiği olağanüstü hukuk mücadelesi unutulmuş değil henüz…
Gölden fazla su alınmasının karşısına dikilen, gölün kirlenmemesi için kolektörle çevrelenmesi konusunda verdiği mücadele ve katıldığı uluslararası seminerlerde bu konuda gerekli bilgi ve ihtisasa sahip olan, her şeyin ötesinde kuruma hakim olması ile bugüne kadar görev yapan en başarılı genel müdür olduğuna şahitlik edebileceğim bir kişidir Rüstem Keleş…
Bu düşünce sadece benim değil, AK Parti camiası için de geçerlidir…
Evet… Diyoruz ki Sapanca Gölü gibi büyük bir hazinenin hoyratça tüketilmesi ve kirletilmesi istenmiyorsa ve konusuna hakim bir yetkili aranıyorsa, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok…
Görünün o ki bu konuda en geçerli reçete ve soruna çare, bu davanın hizmetkarlarından biri olan Rüstem Keleş gibi birinin iş başına gelmesidir…
Belediyenin en önemli hizmeti ve gelir kapısı olan SASKİ’nin emin ellere teslim edilmesi adına yapılmış bir “dost uyarısı” olarak kabul edilmesini isterim, bütün bu yazdıklarımın…
Bu duygularla ve “zararın neresinden dönülse kardır” anlayışıyla hareket etmenin, hem parti hem kurum adına hayırlı olacağı inancını taşıyorum…
Huzur iklimi içerisinde SASKİ’nin çok daha verimli olacağının da altını önemli çizmek isterim…
Bu doğrultuda, gönül adamı Ekrem Yüce’ye, gönüller yapması adına sevgi çiçeği “Pembe güller” gitsin istedik…