Gene bir otobüs kazası yürekleri yaktı.Ekli kupürde görülen kazada gayet uygun şartlarda yolculuk yapan bir otobüs yoldan çıkmış ve bir değil iki değil tam yedi insan ölmüş..

            Ömrü otobüs şoförlüğü ile geçmiş olan milyonlarca kilometre otobüs kullanıp ta Mekke’ye gidip gelmiş, TIR kullandığı sıralarda Londra’ya Stockholm’a Şam’a kadar defalarca yol kat etmiş ve sonra otobüs işletmeciliği yapmış olan bir dostumuzla bu konuyu konuştuk.Söylediği şeyleri herkesin kulağına küpe yapması lazım..Şunları anlatıyor:

            Otobüs kendi başına otomatik giden bir araç değildir,bunu bir insan yönetir..Sağlıklı yolculuk için hem otobüsün hem de şoförün iyi vaziyette ve bakımlı olması lazımdır..Nasıl uçak kazalarının büyük kısmı pilotların yüzünden oluyorsa otobüs şoförlerinin de çok dikkatli olmaları gerekir.

            Otobüs seferleri ya tarifeli şehirlerarası ya da özel gezi olarak düzenlenir. Tarifeli seferlerde olacak bir kaza o şirketin işlerini büyük oranda bozar, kötü reklama sebep olur.Hatta şirketler kaza yapan otobüslerinin üzerlerindeki şirket isimlerini daha yaralılar kaldırılırken örterler,fotoğrafta çıkmasını istemezler.. Yani otobüs, tarifeli seferler sırasında nispeten şirket sahiplerinin kontrolü altındadır..

            Ayni otobüs gezi için kiralandığı zaman hava çok değişik olur.. Genellikle otobüsün sahibi olan şoför anlaşmayı kendi adına yapar.. O gezide otobüsün patronu odur..  Geziler bir eğlence ve şenlik havasında başlar ve sürer..Orda durulur, burda mola verilir, belli bir program ve düzen uygulanamaz.Çünkü her kafadan bir ses çıkar, her köşeden bir teklif gelir.Şurada çay içsek burada pide yesek gibi yol kenarındaki yerlere uğranmak istenir, herkesin gönlü olsun diye çoğuna da itiraz edilmez..

            Otobüs bir gençlik veya kadınlar gezisine gidiyorsa şoför ve muavinin forsu iyice yükselir..Gençleri yaş farkıyla disipline alırlar..Kadın gezisinde ise şoför ve muavin türküde dendiği gibi “beni çoban yapsınlar kızların sürüsüne” havasında o gezinin hakimleridir.. Otobüs giderken çeşitli oyunlar oynanır, devamlı olarak ayakta birileri olur (ki bu yasaktır, kuvvetli bir fren yapıldığında ayaktaki kişi öne doğru gülle gibi fırlar,camı kırıp  yola bile uçabilir), şarkılar söylenir, bir eğlence ve hoşgörü havası ortalığı sarar, şöför ve muavin de o yolculuğun paralı görevlileri değil de sanki gezi gurubun dalarmış havasına bürünürler..Disiplin sıfıra yakın düşer..

            Kaza ve beladan kaçınmak istenirse bir geziye katılmadan önce otobüsün kime ait olduğu, şoför ve muavinin kimler olacağı araştırılıp haklarında bilgi edinmeye çalışmalıdır.. Zira yolculuğun her metresinde kaza ihtimali vardır.. Gezi gurubunun başında sözü geçen,disiplinli, işleri ciddiye alan bir kişinin bulunması lazımdır.. Geziler iki üç gün sürer, yemekler yenir, akşam yemeklerinde içki de içilir..Gezginciler içerken şoförle muavinin de bir köşede demlenip demlenmediği şüphelidir.. Gezi bitip eve dönüşe geçildiğinde artık samimiyet ve teklifsizlik zirvededir..Eller havada vaziyette lay lay lom temposunda eve dönülür..

            Hasılı kelam, yolculuğa çıkmadan önce otobüs sahibiyle sadece kira konusu değil güvenlik konuları da iyice konuşulmalıdır..Mesela çok önemli iki husus her koltukta emniyet kemeri bulunması ve de otobüsün duvarlarında cam kırma çekiçlerin takılı olmasıdır..Bu otobüsler kaza yaptığı zaman kapılara açılmayabilir, o zaman o çekiçlerle camlar kırılır ve herkes kendini dışarı atar, aksi halde o camlar insan gücüyle, yumrukla,tekmeyle şunla bunla kırılmaz ve açılmaz, bir de içeride duman veya alev varsa gerisini siz düşünün.. Dikkat ederseniz pekçok otobüste bu çekiçlerin bazıları yoktur, zira yolculuklar sırasında (ne işe yarayacaksa) yürütülmüştür.. Bazı bilgilerin de yolculara verilmesi lazımdır, mesela yolda bir kazaya rastlandığında durulunca otobüsten inilmemesi, eğer inildiyse yola çıkılmaması, mümkünse çelik bariyerlerin arkasına dahi geçilip güvenlik sağlanması gibi şeyler öğretilmelidir.

            Bunları dinledikçe bizim bazı gezlerimizle ilgili anılarımız canlandı :

            Yabancı ülkelerden konuk olarak gelen on öğrenci  ev sahipliği eden ailelerle birlikte bölgeyi gezerken onlarla beraberdik.İznik’e giderken meyve bahçelerinde durmak istendi, şoför otobüsü sol taraftaki bahçenin önüne yanaştırdı..Yolcular kapılardan  yolun ortasına iniyorlardı.. Ayni şoför otobüs giderken kafasını arkaya çevirip arkadakilerle şakalaşıyor, ondan sonra pedallara zor ulaşan bacaklarıyla ani frenler yapıyordu..Bu kötü şoföre bir örnekti.

            Bir seyahatte Zürih havaalanından Cenevre ve Milano’ya otobüsle gidip ayni araçla civar şehirleri de gezerken İtalyan bir şoförün kullandığı otobüse beş gün yolcu olmuştuk.. Şoför yolcularla bir tek kelime dahi konuşmuyor diyalogu tur rehberi ile yürütüyordu..Bütün trafik kurallarına uyuyor, diğer araçlarla aradaki mesafeyi koruyor,hız yapmıyordu.. Dünyanın en uzun karayolu tünellerinden olan Alp dağlarının altından İtalya’ya geçen St. Goddard tünelini geçerken yanlara konulmuş olan diğer araçlarla mesafeyi korumaya yarayan kırmızı ışıklara riayet ediyordu, 22 km. uzunluğundaki tüneli yaklaşık 25 dakikada geçtik..Bu arada trajikomik bir bilgiyi de aktaralım, bu tünelde on beş yıl kadar önce tünel tarihindeki en büyük kaza olmuş, bir TIR şoförü önündeki araca  çarpıp tutuşmuş ve tünel içindeki yangında ölenler olmuş, ve maalesef şoför Türk’müş.. Bizim İtalyan şoför tur rehberinin St.Bernard köpeklerinin köyünün bulunduğu yeri göstermek istemesi üzerine Alp dağlarındaki St. Bernardino geçidine tırmandı.. O daracık dağ yolunda hiçbir korku ve telaşa meydan vermeden büyük bir dikkat ve ustalıkla o zor yolculuğun keyifle yapılmasını sağladı..

            Otobanda tesadüf ettiğimiz bir kazada ise çarpılmış otomobilin içinde baygın olan genç  sıkıştığı şoför mahallinden çıkarılmaya uğraşılırken bir yandan da  kaza yerinin yanından vızır vızır trafik geçiyordu.. Duran araçlardan inen meraklılar yolun üzerine çıkmaya başlayınca hızla gelen bir otobüs ani fren yaptı ve arkasından gelen buna çarptı, yardıma koştuk, kapılar sıkışmış açılmıyordu, otobüsün içinden feryatlar yükseliyordu..

            Uzun lafın kısası:Otobüsle geziye gidecek olanları tehlikeden korumak için uyulması gereken çok önemli tedbirler var..Önceden yapacağınız araştırmada eksikler olduğunu görürseniz evinizde oturun daha iyi…