Yaşanması istenmeyen bazı gerçeklerin insana ağır geldiği zamanlar, olaylar vardır…

Bunlardan biri de depremdir…

Bu gerçeğin ağırlığını hissederiz iliklerimize kadar Sakarya halkı olarak…

Biliriz ki her 25-30 yıl aralıklarla bir yıkıcı sarsıntı yaşar ilimiz…

Bunu her zaman ve zeminde dile getirir, hazırlıklarımızı daha hızlı yaparak depreme hazır hale gelmemizin hayati önemine vurgu yaparız…

Bilim insanları da bıkmadan usanmadan, aldıkları ilmin gereği, insan olmasının verdiği sorumluluk ile konuşur, anlatır, harekete geçilmesi gerektiğini ifade ederler…

Yine öyle oldu…

Bu ilin derdiyle dertlenip sorunlarına ve ihtiyaçlarına bilimin ışığında ve akıl birliğiyle çözümler üretmek üzere bir araya gelin Kent Şurası, İnşaat Mühendisleri Odası eski başkanlarından Ahmet Erdem ile Hüsnü Gürpınar’ı konuk etti…

Sözünü dudaktan gözünü budaktan esirgemeyen, bilimin ışığında bilgilerle konuşan Ahmet Erdem, dünkü gazetemizin manşetinde geniş yer verdiğimiz “Deprem hiçbir yerde olmasa, Adapazarı’nda olur.” şeklindeki çarpıcı ifadeleriyle, bir kez daha yeni bir depremin kapımızı çalmasının an meselesi olduğunu hatırlattı…

Ahmet Erdem’in her kelimesini  dikkatle dinleyip okuyup, üzerinde düşünmemiz ve harekete geçmemiz gereken açıklamasındaki şu ifadelerinin altını bir kez daha çizmek isterim;
“Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Sakarya içinde ve yakın civarında uzanan bazı fay parçaları, yaklaşık 7 büyüklüğündeki depremlerin tekrarlanma süreleri açısından ortalama süreyi ya doldurmuş ya da yakın gelecekte dolduracaktır.

Önceliğin afet sonrası kriz yönetiminden çok, afet öncesi risk yönetimine verilmesi önemlidir.
1999 depremleri sonrası kamuoyunda oluşan deprem tehlikesi farkındalığının, 20 yıl içinde seviye kaybettiği ve günümüzde neredeyse yıldönümlerinde yad edilen bir ritüele dönüştüğü de görülmektedir.”

Gel de hak verme Ahmet Erdem’e!

Deprem güvenli bir şehir inşa etmek ve kentsel dönüşümde kararlılığını yakından bildiğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar yanında, Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’nun hayata geçirdiği, yerinde kentsel dönüşümün en güzel örneklerinden olan “Ada Hayat Projesi”, vatandaşın işbirliği yapması halinde nelerin başarılabileceğini göstermesi yönüyle oldukça önemlidir…

Deprem yorgunu çok katlı binaların kat malikleri, tez elden kentsel dönüşüm için devletin yetkili kurumlarıyla işbirliğine gitmeli, bu da yetmez yetkili etkili kurum ve kuruluşlar ile yerel ve merkezî yönetimler bu alanda yoğun mesaiyle, yazılan projeleri ve hazırlanan planlarını eyleme dökmelidir…

Zaman tükenmiştir…

Ne zaman olacağını bilmediğimiz ancak gerçekleşeceğinden hiç kimsenin şüphesi olmayan o büyük deprem gelip çaldığında kapımızı; sevdiklerimizi, sonuçları önlenebilecek bir afete kurban vermemek için; “mal canın yongasıdır” sözünden hareketle bin bir emekle sahip olduğumuz evlerimiz, iş yerlerimiz yıkılıp yok olmaması adına, gelin yarından tezi yok harekete geçelim…

1999 depremi sonrasında yaptığı açıklamalarla hemen herkesin hafızasında yer eden, “Deprem dede” olarak da bilinen merhum Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın dediği gibi “Deprem değil bina öldürür.”

İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şubesi eski başkanlarından Ahmet Erdem yanında; şapkasını önüne koyup düşünecek, elini değil gövdesini taşın altına koyacak yetkili yetkisiz, özel resmi herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “Laleler” gönderelim istedik şimdiden…