Sakaryaspor zorlu deplasman maçlarını kazanıp sağladığı prestiji ve buna bağlı üç puanı, evinde yani kendi sahasında cömertçe harcayan mirasyediye döndü adeta…
Kolay geçileceği tahmin edilen Kastamonuspor karşılaşması, Bodrumspor depreminden sonra kendi sahamızda yitirilen üç kıymetli puan yönüyle, telafisi zor bir sıkıntıyı getireceğe benzer takımın başına…
Her hafta bir oyuncusunu kırmızı karta kurban vermeyi adeta alışkanlık edinen takımın, bu konuda tedbir alması kaçınılmaz hale geldi…
Çeşitli nedenlerle kadroda yer alamayan oyuncu sayısını artırarak, giderek zirveden uzaklaşmak, yeşil siyahlı formayı giyen gençlere yakışmıyor…
Nitekim dünkü maçta ekibimiz, gol ararken unuttuğu savunma güvenliği sonucu, son derece değerli üç puanı rakibine armağan etti…
Takımın en etkili ve tecrübeli ayağı Muhammed Reis’in eksikliği, zaman zaman değil maç boyunca kendini hissettirdi...
Reis’siz takımın ne tadı ne de tuzu vardı…
Yine silik ve netice almaktan uzak, üretken futboldan yoksun orta saha oyuncuları, sadece gereksiz şekilde top dolaştırmayıp kendilerini de dolaştırıp durdular, boş yere sahada…
Geçen hafta zorlu Ankara sınavından akıllı bir oyunla kazanılan üç puanın kredibilitesi, bu kadar kolay harcanmamalıydı oysa…
Her şeye rağmen, geride oynanacak daha pek çok maçı olan takımımızda gelecek adına önemli olan, işte bu eksikleri görüp bir an evvel düzeltmek olacaktır…
Tabii ki bu konuda en önemli görev, son haftalara kadar başarı üstüne başarı kazanan genç hoca Murat Balaban’a düşüyor…
Liderle giderek aramızın açılması, yine bizi play-offa taşıyacak bir sonucun peşine takılmaya götürüyor adım adım, ne yazık ki…
Bilmem Murat Balaban hoca bu düşüncelere katılır mı!
Katılmayıp yoluna devam etmek istiyorsa, mutlaka ama mutlaka “yana ve geriye dönük lüzumsuz paslarla dolu pasif futbol” yerine, “dikine ve sonuca giden bir oyun anlayışı” üzerine kurmalıdır planı…
Bu planda başarılı olmanın bir diğer şartı da hücum oyuncularının sürekli yer değiştirerek, rakibi şaşırtacak varyasyonlara girmesidir…
Önceki dönemlerde hep zirveye oynayan yeşil siyahlı ekibi sonuca götüren oyun anlayışı, bu temel düşünce üzerine bin edilmişti…
Futbol sürprizlere açık bir oyundur…
Böyle olduğunu gösterir çok sayıda örnek vardır, dönüp baktığımızda mazide…
Ucuz şekilde kaybedilen iç saha maçları ne kadar üzse de “zararın neresinden dönülse kardır” anlayışıyla, yılmadan ve yorulmadan yolumuza devam etmek düşüyor bizlere…
Evet…
İç sahadaki bu talihsiz yenilgileri “futbolun cilvesi” olarak kabul edip, bunca emek ve masraf sonucu oluşturulan takımda yer alan, yetenekli olduklarını zaman zaman oynadıkları futbolla ortaya koyan oyuncularımızın bilmesi gerekir…
Türkiye’nin futbolcu vitrini olarak Sakaryaspor’a ve ilimize layık olmaları adına, ellerine geçen bu büyük fırsatı değerlendirmelerinin, gelecekleri açısından son derece önemli olduğunu, eski bir Sakaryasporlu futbolcu olarak kendilerine hatırlatır; talihsizliğin sona ermesi için başarılar dileğiyle, “yeşil siyah laleler” gönderelim istedik bütün ekibe, bir kez daha…