Değerli okurlar, siyasette yirmi dört saat uzun bir süre gerçekten.
Malum olduğu üzere geçen hafta Fatih Erbakan’ın Cumhur İttifakına katılmayı reddetmesi üzerine Yeniden Refah Partisi’nin kararını eleştiren bir yazı yazmıştım. Yazımın üzerinden birkaç gün geçmişti ki, Fatih Erbakan Cumhur İttifakı’na katılma kararı aldı. Yeniden Refah Partisi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararını alması getireceği oydan ziyade Cumhur İttifakı açısından önemli bir moral destek oldu. Daha da önemlisi şu. YRP, siyasete adım attığı ilk seçimlerde milletin de gönlünü almış oldu.
Cumhur İttifakına katılma kararından dolayı Fatih Erbakan’ı tebrik ederim. Ülkemizin içinden geçtiği süreç bu kararı zorunlu kılmaktaydı. “Misyon Müdafaası” her türlü kişisel hesapların üzerindedir. Neticede Fatih Erbakan’ın Recep Tayyip Erdoğan’ın safında yer alması doğru bir hamledir. Sevinmeliyiz. Dindar bilinç, birleştikçe safralar dökülüyor. Muhafazakar düşünce misyon müdafaasına geri dönüyor.
Fatih Erbakan’ın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermesi, kardeşliğin ve bayrak yarışı olarak devam eden İslam davasının gereğiydi. Safların netleşmesi iyidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi durumunda oluşacak olan yeni mecliste Fatih Erbakan’ın varlığı güven vericidir, zenginliktir.
Misyon müdafaası dedim ya… Dikkatinizi çekerim. Siyaset tarihimizde muhalefetin bu kadar konsolide edildiği başka bir dönem hatırlamıyorum. PKK ve FETÖ’nün desteklediği muhalefetin ortak paydası Erdoğan düşmanlığı. Sanki tek bir görevleri var. Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek.
Peki sonra? PKK ve FETÖ affı… Ülkeyi yurtdışından talimat alarak yönetecekler… Sonrası mı? Belli değil.
Endişemiz yok. Aziz Türk Milleti 14 Mayıs’ta en doğru kararı verecektir. Millet, ülkenin geleceğini teröristlere alan açanlara teslim etmez. Bağımsız Türkiye ve Müslüman toplum ideali uğruna misyonumuzu “savunan adam” şimdi Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Yeni dönemde en önemli meselemiz misyon müdafaası olmalıdır. İvedilikle aileyi korumak adına ülkemizde her türlü LGBT faaliyetleri yasaklanmalı. Yasaklar, Batının helvadan putuna dönüşen demokrasi anlayışına uymuyor olabilir. Biz Allah’a iman ediyoruz, demokrasiye değil. Demokratik özgürlük adı altında yapılan sapık faaliyetlerin Müslüman toplumu ifsad etmesine engel olmak, bilakis çoğulcu demokrasinin gereğidir.
*
28 Şubat günlerinde Erbakan Hoca için, “seni seviyoruz savunan adam” başlığı atan Ahmet Taşgetiren, ne yazık ki bugün Ahmet Davutoğlu’nun gazetesinde Erdoğan düşmanlarına çanak tutuyor.
Temel Karamollaoğlu’nun Ayasofya Camiinde bir bölümün Hıristiyanlara ibadete açılmasını teklif etmesi kara bir leke olarak alnına yapışmıştır. Bu savrulma, Saadet Partisi’nin bitişine işarettir.
Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta Hüsameddin Cindoruk ve Ahmet Necdet Sezer’i ziyaret etti. Basına yansıyan destek fotoğrafları bizler için acı hatıralardan ibaret…
Dindarların en temel düşünce ve inanç haklarına karşı her türlü baskı ve zulmü reva gören anti demokratik laikçilerin ve Kemalistlerin eski Türkiye’sini hortlatmak istiyorlar ama başaramayacaklar. Terör örgütlerinin bile açıktan destek verdiği 6’lı masanın adayı Kemal Kılıçdaroğlu kocaman bir soru işaretine dönüştü.
Kemal Kılıçdaroğlu, ülkemizin geleceği adına güven vermiyor. Hem de ipin ucunun nereye bağlı olduğu bilinmeyen -çözülmesi gereken- tehlikeli bir yumak haline dönüştü…