Değerli okurlar, yazıda kullandığım yabancı kelimeler dikkatinizi dağıtmasın. Mevzu, okyanus ötesi olunca işin gizemi doğal olarak artıyor.
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Bey’imiz, elbette “United States of America”ya (ABD) boşuna gitmedi.
Sorulan her soruya verdiği muğlak cevaplar ardından: “O konuyu merak etmeyin. Onu da ben çözerim” pişkin kıvraklığında hazır cevap Kemal Bey’in muhakkak bir bildiği vardır.
Amerika’da “RAND Corporation” benzeri birçok düşünce kuruluşunun amacı dünya genelinde siyaset planlamak, “design” etmek. “President” Joe Biden’in ifadesiyle, perde gerisinden “Türkiye’deki muhalifleri” konsolide etmek. Mümkünse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimle devirmek.
Kemal Bey, ABD’de think- thank kuruluşlarıyla görüşerek CHP’nin “bilim ve teknoloji” vizyonu üzerine açılım yapacaktı. Türk Basını ve değerli halkımız seyahat konusunda eksiksiz olarak bilgilendirilecekti.
Sormayın, bizi de bir heyecan sarmıştı ki anlatamam. Kemal Bey, Amerika’dan taze fikirler ve yeni açılımlarla dönecek ve İmamoğlu Ekrem’in dediği gibi: Her şey çok güzel olacaktı.
Hayal ettiğimiz gibi olmadı. Yanılmışız.
Sonuçta Kemal Bey, şapkadan tavşan çıkardı. Yanında götürdüğü Türk gazetecileri bile araziye uyarak ekti. “Pennsylvania” Eyaleti civârında 8 saat ortadan kayboldu. Rivayete göre “Uncle Sam” in hazırladığı “Big Mac” hamburger işleri tahminlerden uzun sürdü sanırım.
CHP’nin Amerika seyahati üzerinden çok geçmeden altılı masadan yeni bir hamle geldi.
Birlikte çalıştığı Tayyip Bey’in arkasından iş çevirerek muhalefet hareketinin tam göbeğinde yer aldığını itiraf eden “invisible” Babacan, Türk Milleti adına büyük bir kültür hamlesi (!?) yaptı.
Meğerki görünmez adam, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kültürel Atılım Eylem Planı yapmış. İktidar oldukları takdirde Türkiye yeniden “Eurovision” şarkı yarışmasına katılacakmış.
Babacan’ın “ulvî” tespitlerine göre, ülkemizin Nobel ödüllü, Cannes ödüllü, hatta Eurovision ödüllü sanatçıları olduğu halde
AK Parti iktidarı kültür-sanat alanını desteklemiyormuş.
Babacan, zeki adam. Yukarıdaki ifadelerle CHP’yi destekleyen gezici sanatçılara selam çakmış, destek istemiş. Nobel ödüllü Orhan Pamuk’u bile yardıma çağırmış.
Babacan’ın ailesinden kazandığı Anadolu Kültürü evrim ve devrim geçirdiği için şöyle diyor: “Değerli arkadaşlar, biz Eurovision’u önemsiyoruz Sertab Erener’in ‘Everyway That I Can’ dediği gibi biz de her türlü çabayı gösterip yeniden katılacağız bunu da buradan ilan ediyoruz. Kısaca Türkiye’yi tekrar Avrupa sahnelerine geri göndereceğiz bunu hep beraber yapacağız. Yine ekran başında oturup Türkiye’ye verilen oyları da heyecanla izleyeceğiz. Bu bir özgüven meselesi tabii.”
“Everyway That I can” cümlesinin anlamı “yapabileceğim her şekilde” demektir. Ayrıntı isteyen, DEVA Partisi’ne sorabilir.
Eurovision, Avrupa Şarkı yarışması Türk Milletinin değerlerini temsil etmeyen rezil bir yarışmaydı. AK Parti iktidarı, 2013 yılında bu yarışmadan ülkemizi çıkarmakla, tarihine ve şanına yakışır bir iş yapmıştır.
Ülke olarak Türkiye, “Miss World” Dünya Güzellik Yarışmasından da çekilmelidir.
Gayri ahlakî “Miss Turkey” güzellik yarışmaları, piyango, toto, loto, iddia gibi kumar oyunları ne yazık ki ülkemizde devam ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu’ndan, 1939 yılında milletin başına bela edilen Millî Piyango İdaresi’nin kaldırılması için acilen kanun teklifi bekliyoruz.
Müslüman Türklere kültür açılımı yapan Ali Babacan’a da soralım buradan.
“What do you think about these issues?”