Devletimiz çok zengin elhamdülillah…
Gerek direkt Hazine’ye ait, gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının uhdesinde birçok taşınmazımız mevcut…
Binlerce dönüm arsa ve bunun yanında birçok bina ve buna benzer taşınmazlar…
Peki, ne amaçla kullanılıyor bu taşınmazlar?
Maalesef büyük bir bölümü atıl vaziyette öylece bekliyor…
Bu taşınmazlar zaman zaman kişilere, zaman zaman da kurumlara kiralanıyor…
Bazen teşvik amacıyla bedelsiz, çoğu zaman da uzun yıllara sari bir şekilde cüzi ücretlerle gerçekleştiriliyor bu kiralamalar…
Ama buna rağmen hala daha uçsuz bucaksız arazilerimiz, yıkılmayı bekleyen altın değerinde binalarımız var…
Sakarya örneğinden gidelim…
Daha geçen günlerde Sapanca’daki İtalyan kampı diye bilenen yerde 40 küsur dönüm arazi 5 yıldızlı otel yapılması amacıyla yatırımcılara devredildi…
Ne güzel, ne harika…
Bu tür turizme dönük araziler genelde boş kalmıyor zaten…
Ama bir de kıyıda köşede olanlar var…
Örneğin benim bir arkadaşım sülük üretim tesisi kurmak maksadıyla devletten bir yer kiralamak istedi…
Doğal bir üretim olması hasebiyle göle, gölete, nehire yakın binlerce dönüm devlet arazisiyle ilgili talepte bulundu…
İnanır mısınız bomboş duran, tarım yapılmayan, hayvanın dahi otlamadığı bu binlerce dönüm araziden 4-5 dönüm yer bulamadı kendine…
Yıllarca kapıları aşındırdı, meramını anlatmaya çalıştı…
Bir yere talip oluyor, “Efendim orası falanca müdürlüğe ait” cevabını alıyor…
Falanca müdürlüğe gidiyor, “Buraya bir şey yapacak mısınız” diye soruyor, “Şu an yapmayacağız ama ileride belki yaparız” diye karşılık veriliyor…
Bildiğin “bataklık” şeklindeki bir araziyi dahi ilgili müdürlük vermekten imtina ediyor…
Gerçekten çıldırmak işten değil bu ülkede…
Arkadaş bomboş bir şekilde on yıllardır öylece duran ve hiçbir tasarrufta bulunmadığın bir araziyi neden kiralamıyorsun?
Allah aşkına o uçsuz bucaksız araziler öylece atıl ve boş durunca bundan kim, ne yarar sağlıyor?
KİMSELERE VERMEM
Devlet kurumlarında inanılmaz bir refleks var…
Kurumun başındaki yöneticiler, ilgili daire müdürleri kendilerine ait bir taşınmazı başka bir kuruma veya kişiye vermemek adına insanüstü bir gayret gösteriyor…
Örneğin Türk Ticaret Bankası binası…
On yıllardır öylece atıl bir vaziyette bekliyor…
Hisseleri bir bakıyorsunuz TMSF’de, bir bakıyorsunuz Türk Ticaret Bankası’nda, bir bakıyorsunuz SGK’da…
Bunların hepsi devlet kurumu…
Verin kardeşim belediyeye veyahut bir sivil toplum kuruluşuna şu binayı…
Verin müze olsun, galeri olsun, kütüphane olsun; buna benzer bir amaçla kullanılsın…
Fahiş fiyatlarla ihaleye çıkınca belli ki kimse almıyor…
Verin de devlet millet yararına bir şeyler yapılsın…
50 sene, 100 sene hiç dokunmadığın, dokunmayacağın bir binanın sana, ülkene, milletine, devletine getirisi ne Allah aşkına?
Efendim bir örnek de gar binası…
Büyükşehir zamanında istemiş vermemişler…
Niye vermiyorsunuz, turşusunu mu kuracaksınız?
Bırakın Büyükşehir elden geçirsin binayı, modern bir görünüm kazandırsın, restore etsin…
Yokefendim, asla olmaz!
6 senedir trenin uğramadığı gar binası öylece kenarda duruyor…
Sanki babanızın malını vereceksiniz, sanki isteyen tapusunu kendi üstüne yapacak!
Gerçekten anlam vermek çok zor bu işlere…
TARİHİ ESERLER
Tarihi eser mevzuu desen ayrı bir garabet…
Ağzı burnu dağılmış, şarapçıların tinercilerin mekânı olmuş metruk binalar öylece bekliyor…
Yıkma yıkamıyorsun, yapma yapamıyorsun…
Herhangi bir restorasyon kararı çıkartmak için imanın gevriyor…
Yok ihalesiydi, yok yapımıydı, yok mahkemeleriydi seneler sürüyor…
Yapsan suç, yıksan suç!
Öylece bekleyeceksin…
Öylece uzaktan bakacaksın bu binalara!
Oysa Büyükşehir Belediyesi’nin ne güzel projeleri oluyor bu yönde…
Alicanlar Konağı restore edilecek…
Daha evvel Sabit Efendi Konağı benzer şekilde inşa edildi örneğin…
Cevat Bey’in Çark Caddesi’ndeki evinin geçirdiği evreleri hepimiz biliyoruz…
Gel gelelim Şemsiyeli Park içindeki BurgerKing binasını yıktı diye Anıtlar Kurulu mahkemeye verdi belediyeyi…
Neymiş, sit alanıymış, habersiz iş yapılmazmış, falan filan…
Velhasılı kelam devletimizin elinde çok sayıda taşınmaz mevcut…
Devletin malıdır, gözümüz gibi bakalım; 80 milyonun hakkı vardır, üzerine titreyelim; amenna…
Ama gelin bunları bir şekilde de ekonomiye kazandıralım…
Vatandaşlara, kurumlara bu tür başvurularda kolaylık sağlayalım…
Böyle yaparsak vatana millete daha fazla hizmet etmiş, tüyü bitmemiş yetimin hakkını daha fazla sahiplenmiş oluruz…
Şunu kesinlikle unutmayalım ki çürümeye terk ederek, atıl vaziyette bekleterek milletin hakkını hukukunu korumuş olmayız…
Kurtulun şu bürokratik kafalardan, köhnemiş zihniyetlerden artık!