Bir insanı eleştirmenin türlü türlü yolları vardır…
Direkt şahsını hedef alıp söylemek isteğin her şeyi söyleyebilirsin…
Başka biri üzerinden kendisine göndermede bulunabilirsin…
“Bir arkadaş bana dedi ki” ya da “Geçen bir mecliste konuşulduğu üzere” gibi yöntemlerle kendi düşündüğünü başka birine söyletebilirsin…
Bunlar her zaman geçerli ve bilinen yöntemlerdir…
Lakin son zamanlarda başka bir yöntem daha kullanılır oldu…
Bu yöntemde de eleştirilecek kişinin çevresi hedef alınıyor ama oklar yine o kişiye yöneltiliyor…
“Aslında sen çok iyi ve başarılı bir insansın ama etrafındakiler çok kötü ve yeteneksiz” cümlesiyle başlıyor eleştiriler…
“Şu adam var ya, senin altını oyuyor!”
“Falanca var ya, hep kendine çalışıyor!”
“Filancanın tek derdi seni sırtından hançerleyip kendine alan açmak!”
Bu şekilde uzayıp gidiyor eleştiriler…
Böylesi eleştiriler en fazla siyasilere, belediye ve de sivil toplum kuruluşu başkanlarına yapılır…
Kendilerinden ziyade yardımcıları ve danışmanları topa tutulur…
Ama bu yapılırken asıl hedef başkanların kendisidir…
Adam başkana söz söyleyemez de çevresindekilere çamur atar…
Hemen somut örneklerle anlatayım bu durumu:
***
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce konumu gereği şehirde en çok konuşulan ve tartışılan isim…
İcraatlarını başarılı bulan da var, başarısız bulan da…
Kendisine yapılan en büyük eleştiri iyi bir ekip kuramadığı yönünde…
Ki ben de bu eleştiriye sonuna kadar katılıyorum…
Bilgisi becerisi olmayan, ehliyet ve liyakati bulunmayan bir dünya adam var başkanın etrafında…
Vizyonu, eğitimi ve yeteneğiyle değil de birilerinin himmetiyle işe alınmış adamlar bunlar…
Heyecanını kaybetmiş, ömrü boyunca hiçbir başarı elde edememiş, bir yerlere gelememiş, toplum nezdinde kabul görememiş, kendine bile hayrı dokunmayan insanlar bu dönemde çok önemli mevkilere geldi…
Ben de bu duruma bakıp, “Yahu başkanım sen çok başarılısın ama çevren çok kötü” eleştirisi yapabilirim…
Ama yapmayacağım!
Çünkü başarılı bir kişi çevresinde böyle insanları barındırmaz!
Zaten yöneticiliğin, liderliğin getirdiği en büyük özellik iyi bir ekiple yola çıkmaktır…
İyi bir lider kendisinden daha zeki ve akıllı adamlarla çalışan kişidir…
Bu itibarla burada eleştirilmesi gereken başkanın çevresi değil bizzat kendisidir!
Tüm başkanların ekip kurarken aşırı derecede titiz olması gerekir…
Sana bırak yarar sağlamayı, üstüne bir de zarar veren insanlarla neden yol yürürsün ki!
Hadi bir şans verdin ve yanına aldın diyelim…
Ama baktın ki fayda etmiyor neden ısrarla bu adamları yanında tutarsın!
Hemen yolları ayıracaksın!
Kangren olmuş kolu kesip atacaksın!
Yoksa günün sonunda bunun faturası yine sana çıkar ve de bu hayli ağır bir fatura olur…
***
Milletvekillerine, il ve ilçe başkanlarına da danışmanları ve yönetim kurulu üyeleri yönünden saldırılar olur genellikle…
Bilhassa basınla ve vatandaşla kurulan ilişkilerde danışmanlar aktif rol oynar…
Halkla ve basınla ilişki ve iletişimi iyi yönetemeyen danışmanların en büyük zararı danışmanlığını üstlendikleri kişilere ve makamadır…
Kendilerini ispat çabasına düşerken, bir de bakmışsınız sayesinde bir yere geldiği insanlara en büyük zararı veren kişi haline gelmişler…
Yönetim kurulunu belirlerken de son derece titiz davranılmalıdır…
Özel ve de ticari hayatlarında falsosu bulunan ve de tek derdi küpünü doldurmak olan insanları partiden ve davadan uzaklaştıracaksın!
Yanlışlara tahammül göstermeyeceksin!
Bir olur, iki olur, üç olur…
Hata ve yanlışların devamı halinde yolları ayıracaksın…
Her yönden kendini geliştirmiş, bu işlerde deneyim kazanmış insanlarla yol yürüyeceksin…
Tepeden ayağa profesyonel insanlarla yol yürüyeceksin…
Faydasız insanları sırtında taşımayacaksın!
Hele ki vatana millete, ülkeye şehre hizmetse mevzubahis; hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın!
***
Yaklaşan Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri öncesinde de bu türden eleştiriler duyuyorum hep…
“Akgün Altuğ çok başarılı bir başkan ama yönetimi zayıf! Etrafında çok tehlikeli adamlar var” benzeri eleştiriler bunlar…
Başkana söyleyecek söz bulamayınca çevresine saldırma taktiği bir nevi…
Aman Akgün başkanı küstürmeyelim, kızdırmayalım lakin bir şekilde de altını oyalım gayreti…
Akgün başkan da mutlaka farkındadır bu tür eleştirilerin…
Başarılı bir iş insanı ve sanayici olarak kimin kendisine fayda, kimin zarar verdiğini/vereceğini çok iyi anlayabilecek meziyettedir…
Bu tür eleştirilerin kendisini yıpratmak için kasıtlı yapıldığını düşünebilir…
Kendisini eleştirme cesareti olmayan insanların başkaları üzerinden kendisine hedef aldığı kanısına da varabilir…
Ya da der ki kendi kendine, “Kardeşim ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Sürekli şu şu yöneticilerimi eleştiriyorlarsa mutlaka bu işte bir iş var demektir. Ben bu insanlarla arama mesafe koyar, ekibimi yeniler ve yola öyle devam ederim…”
Nihayetinde çözümlemeyi en iyi yapacak olan Akgün başkanın kendisidir…
Ben Akgün Altuğ’un SATSO başkanlığını son derece başarılı bir şekilde yürüttüğünü ve bu makam için biçilmez kaftan olduğunu düşünüyorum…
Bütün zamanını SATSO’ya ayıran ve de bu derece başarılı olan bir iş insanını öyle kolay kolay bulamazsınız bu şehirde!
Herkesin işi başından aşkın!
Sabahın köründe Oda’ya gelecek, gecenin bir vaktine kadar çalışacak, şehrin ve iş dünyasının sorunlarıyla boğuşacak birini bulmak deveye hendek atlatmak gibi bir şey…
Ama cılız da olsa eleştiriler varsa ve bu eleştirilen ekseriyeti Başkan Akgün Altuğ’dan ziyade çevresine yönelikse Akgün başkanın da şapkasını önüne alıp iyice bir düşünmesi gerekir…
***
Başarılı ama etrafının gadrine uğrayan başkanlara örnek olarak Akyazı ve Karasu belediye başkanlarını da gösterebiliriz…
Bence şu anda Sakarya’nın en başarılı iki belediye başkanı Bilal Soykan ve İshak Sarı’dır…
Son derece yararlı ve önemli işler yapmışlardır bu güne kadar…
Gerçekten çok zor iki bölgede görev yapan bu iki değerli belediye başkanı sürekli iletişim kazasına uğruyor…
Etrafındaki insanların sebep olduğu veya doğru yönetilemeyen krizler en çok bu iki başkana zarar veriyor…
Oysa kendiliğinden oluşan veya bilerek oluşturulan olumsuz algıyı yıkmak yine bu iki başkanın elinde…
İyi yöneticilerle, iyi iletişimcilerle, işini iyi ve başarılı yapan insanlarla çalışırlarsa haklarındaki olumsuz algılar yok olur; yaptıkları hizmetler de daha görünür ve bilinir hale gelir diye düşünüyorum…
***
Esasında bu yazıda anlatmak istediğimi tam olarak anlatamadım…
Konu çok dağıldı…
Kişiler üzerinden değil de olaylar üzerinden bir tahlil yapacak ve olması gereken genel ilkeleri ortaya koyacaktım…
Ama böyle bir yazı çıktı ortaya…
Yine bir şekilde sevgili Ekrem başkandan bahsettim…
Bir şekilde iş geldi ve yaklaşan SATSO seçimlerine dayandı…
Nasıl olduysa Akyazı ve Karasu’ya kadar uzandı yazı…
Neyse…
Olanda hayır vardır diyelim…
***
Özetlemek gerekirse:
Sevgili başkanlar…
Yanınızdaki ve çevrenizdeki insanlara yapılan eleştiriler aslında size dönük eleştirilerdir…
Evet, çevrenizde size zarar veren insanlar olabilir…
Esasında zararsız olan ama sizi eleştirmek için kullanılan ve karalanan insanlar da olabilir…
Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu yine en iyi siz bilirsiniz…
Ama şu kardeşinize de ne olur bir kulak verin:
Bozuk ve bitik adamlarla, ayaküstü kırk takla atan ve yalakalıktan başka bir iş beceremeyen adamlarla, vatanını-milletini-şehrini ve de sizleri değil sadece kendi çıkarını düşünen adamlarla yollarınızı ayırın…
Hemen!
Ve de yol yakınken!
Ve de şunu unutmayın ki çevrenizdeki adamlara duyulan nefret bir süre sonra size duyulan nefrete dönüşüyor…