Geçen perşembe günü Temel ağabey (Yürek) ve muhabirimiz Eda Bayrak ile birlikte Hendek’e giderek, başkan Ali İnci’nin misafiri olduk.
İnci başkanın misafiri olanlar iyi bilir; kendisinde zaman mefhumu diye bir şey yoktur, Hendek’e bir giderseniz kolay kolay bırakmaz sizi.
Şoföre, “Sen işine bak” deyip makam aracını kendisi kullanarak bazı hizmetlerini gezdirdi bize.
“Bazı hizmetler” diyorum çünkü gerçekten o kadar çok eser kazandırmış ki Hendek’e; gez gez bitiremezsiniz.
Hendek adeta bir şantiyeye dönüşmüş, her yerde hummalı çalışmalar yapılıyor.
Bir yerde devlet eliyle, diğer tarafta belediye eliyle yapılan çalışmalar bunlar.
Hastane ve okul inşaatları, kentsel dönüşüm ve rekreasyon çalışmaları ve daha neler neler...
İlk olarak yapımı tamamlanan Hendek Gençlik Merkezi’ni dolaşıyoruz.
İçerisinde yüzme havuzundan spor salonlarına, bowling salonundan çocuk oyun dünyasına, kafeteryalardan sinemaya varıncaya kadar hemen her şey var.
Hiç abartmadan söylüyorum ki böyle bir merkez Adapazarı’nda yok, diğer ilçelerde de olduğunu sanmıyorum.
Hemen merkezin kenarındaki Uludere çekiyor dikkatimizi…
Tertemiz ve de gürül gürül akan bir su ve kenarında tartan pist, oturma grupları ve bisiklet ile kaykay yolları…
Belediyeye ödül de getiren bir proje.
Şu anda iki kilometre uzunluğunda ancak çalışmalar tamamlandığında toplam 4 kilometrelik bir nehir akıp geçecek Hendek’in içinden.
Göz kamaştıran, harikulade bir hizmet; muhteşem ötesi olağanüstü bir eser…
Bırakın Sakarya’yı, proje itibariyle bir benzeri Türkiye’de bile yok (Eskişehir’deki Porsuk da dahil bu söylediğime).
Kendimizi bir an Ren Nehri’nin kıyısında gezintiye çıkmış gibi hissediyoruz.
Daha sonra tuttuğunu koparmasını iyi bilen İnci başkanın gayretleriyle ilçeye kazandırılan devlet hastanesi ve bin 500 kişilik spor salonuyla stadyum başta olmak üzere spor yatırımları ve de eğitim kampüsü olarak ayrılan bölgede devam eden okul inşaatlarını dolaşıyoruz.
5 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği, Türkiye’nin en yüksek kubbeli camii inşaatına da uğruyoruz.
Bir yatırımdan diğerine gidip gelirken cadde ve sokakların muazzamlığı ve ilçenin temizliği de dikkatimizden kaçmıyor elbette.
Ve de insanların başkana olan ilgi ve sevgisi...
Her gördüğü durdurup elini sıkıyor, kimisi boynuna sarılıyor.
Vatandaşla bu denli barışık, bu nedenli sıkı fıkı…
Kentsel dönüşümün başladığı Kemaliye Mahallesi’ne geçip çalışmaları yerinde inceliyoruz.
Harıl harıl çalışıyor ekipler ve hiçbir malzeme ziyan edilmiyor.
Laf değil, edebiyat değil, cek cak değil; ayan beyan bir kentsel dönüşüm çalışmasını gezdiriyor bize İnci başkan.
Ve kentsel dönüşümün yapıldığı Türkiye’deki sadece 5 yerden biri olmanın gururunu yaşıyor haklı olarak.
Belediyenin garajını (kademe) ve asfalt şantiyesini geziyoruz.
Her şey burada dönüşüme tabi tutulup yeniden değerlendiriliyor.
Belediye kilitli parkesini, oturma gruplarını; hemen her şeyi kendi üretiyor ve hatta diğer belediyelere pazarlıyor.
Başkanın yine ayakta alkışlanacak hizmetlerinden biri olan Bayraktepe Tesisleri’ne geçiyoruz.
İnsana yaşama sevinci veren muhteşem bir manzara, harikulade bir müze, şehitler anıtı ve çalışmaları devam eden şelale, oturma grupları ve diğer eklemeler…
Başkanın hayalini kurduğu teleferik projesini dinliyoruz sonra.
Yapılırsa edilirse demeyeceğim çünkü İnci başkanın söyleyip de yapamadığı bir iş yok.
Son durağımız Selman Dede Mesire Alanı oluyor.
İnsanlar mangalını yakmış piknik yapıyor, onları selamlayıp hayvanat bahçesinde gezintiye çıkıyoruz.
Derken gün geceye dönüyor ve yine fena halde gecikmeli olarak şehre dönüyoruz.
Ali İnci başkanın nefesi, bizlerin de zamanı yetmiyor bu güne kadar yapılanları ve bundan sonra yapılması planlananları anlatmaya.
Sağlıksa sağlık, eğitimse eğitim, sporsa spor, kültürse kültür, turizmse turizm, tarihse tarih, yolsa yol, asfaltsa asfalt, işse iş, aşsa aş…
Benim köşem de yetmiyor bu verimli ve dahi önemli gezinin notlarını yazmaya.
Demek ki birkaç yazı İnci başkanı ve Hendek’i anlatmaya devam edeceğiz.
Mecburen bir “yazı dizisi” şeklinde olacak bu konuyla ilgili görüş ve yorumlarım.
Ancak şu kadarını söylemeden geçemeyeceğim:
Hendek’e her gelişimde ağzım açık bir şekilde geri dönüyorum.
Bu kadar kısıtlı imkânlarla bu kadar iş nasıl yapılabiliyor; doğrusu aklım havsalam almıyor.
Ve düşünüyorum…
Kendi kendime de soruyorum:
Hendek’i sıfır noktasından alıp bu hale getiren bir belediye başkanı, Büyükşehir’in başına geçse şehri kim bilir hangi noktalara getirir.
Hayal etmesi bile güzel…