Sevgili okurlar,
Şu sıralar gurbette farklı bir telaş var. Evet, tatil mevsimi yaklaşıyor. Bu yüzden tatil beldeleri ve anavatan Türkiye’de gezilecek, kalınacak yerler şimdiden rezerve ediliyor.
Kimi uçak ile kimi de otomobili ile dönüş hazırlıklarına başladı. Baharın izleri yavaş, yavaş görülmeğe başladı.
Ancak baharı Türkiye’deki gibi yaşamak, fark etmek imkansız buralarda. Geçtiğimiz gün İzmir’den yazan arkadaşım Yaşar Tümbaş, İzmir’de baharı anlatıyordu. İmrenmedim değil. Yine televizyonda Van Golü içinde Akdamar Adası’nı gösterildi..Binbir çiçekler arasında bahar manzaraları ne hoş..
İster istemez bizim oralar aklıma düştü.
Sakarya’nın Akyazı İlçesi’nin Alaağaç Köyü. Baharın ilk müjdecisi olan menekşeler, kardelenler, çağlayan pınarlar, meleşen kuzular ve kuşların sesi cıvıl, cıvıldır şimdi..
Kar kalksın da, o sevdalandığımız top peşinde koşalım diyen arkadaşlarım. Karaçalılık Köyü kahvehanelerinde buluşup, karlı sular üstünde top koşturduğumuz çayırlar.
Baharları ne güzeldir Türkiye’nin!
Bilmez miyim, Akyazı’dan öte, Geyvesi, Pamukovası, Sapancası, Hendek ve Karasu ile diğer beldelerde baharı karşılamak..
Hele de Mayıs ayı başı..’Hıdır-Ellez’ buluşmaları..Baharı karşılamak, doya, doya memleket havası almak..
Ne güzeldir, bizim oralarda Kerem Ali Dağı’na bakmak..
Bir kuş uçurtmak yüksek tepelere..
Denize doğru taş atmak Karasu’da..
Türküler yakmak sevdalar üstüne..
Ne güzeldir, dost buluşmaları, Adapazarı Şemsiyeli parkta..
Hele de can eriğini, tuza bandırıp yemek Sapanca’da..
‘Seni seviyorum demek’ ne güzeldir Sakarya’da..

* * *
Sevgili okurlar,
Türkiye’de elbette bu güzelliklerin ötesinde konuşulanlar da var..Buradan Türkiye’yi konuşmak yerine, biraz Belçika’dan söz etmek istiyorum..
Şu sıralar Belçika’da ‘ Suriye’ çok konuşuluyor. Elbette Esad rejimi konuşulmuyor..Suriye’de ayrılıkçılara Türkiye’nin verdiği destek de konuşulmuyor..Erdoğan-Esad buluşmaları ardından gelinen nokta da irdelenmiyor..
İnanamayacaksınız ama, Belçika’dan Suriye’ye ‘ savaşmak’ için giden Belçikalı ‘Dönme Müslümanlar’ konuşuluyor!
Türkiye’de olduğu gibi Belçika’da iki kesim var..Birinci kesim,’ Esad Rejimi devrilsin’ diye etkinliklere, eylemlere katılıyor..Diğer kesim ise ‘Esad ile ne işiniz var, kan akmasın, huzur bozulmasın.Amerika ve İsrail’e destek vermeyin’ diye karşı safta yer alıyor..
Bu tartışmaların ötesinde, Belçikalı siyasileri asıl düşündüren, bu gelişmeler ve bu taraf olma hali değil.
Bu Suriye’ye gidip savaşanların, ülkeye geri döndüklerinde, yaşanacak durum, herkesi kara, kara düşündürüyor..
Yani, bu radikalleşmeyi, bu savaşçı Müslümanlar, ülkeye taşırlar mı? Taşırlarsa, ülkede ne gibi olaylar meydana gelir?
Kısacası, Belçika şimdi de kendi radikal Müslümanlarının tedirginliği içinde..
Hemen unutmadan söyleyelim, Belçika’da 700 bin Müslüman yaşıyor..11 Milyona yaklaşan ülke nüfusu içinde Müslüman kesimin nüfusu çok önemli.
Bu dilim içinde Türklerin nüfusu 230 Bin civarında bulunuyor..
Fas, Tunus, Cezayir ile diğer ülkelerden Müslümanlar şimdi hedefte bulunuyor..
Başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere, Federal istihbarat örgütü, şimdi bu yeni durum için çalışmalar yapıyor..
Unutmayalım ki, Belçika’dan daha önce, üç radikal Müslüman, gazeteci kılığında Afganistan’a giderek, Şah Mesut’a bombalı saldırı düzenledi.
Yine ülkeden, Amerikalılara karşı savaşmak için giden biri Türk, biri Faslı iki genç Guantonomo kampında bulundu..
Bu bakımdan Belçikalıların telaşını iyi okumak ve anlamak gerek..
* * *
Sevgili okurlar,
Başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerindeki ırkçı, ayrımcı politikalar, saldırılar karşısında olduğu kadar, İslam karşıtı çıkışları da iyi anlamak, iyi analiz etmek durumundayız..
Yani, ‘kaş yaparken göz çıkarmamak’ gerek..
Hani o herkese lazım olan’ empati’ çok önemli..
Atalarımız, boşuna dememişler,’ ne ekersen, onu biçersin’ diye!
Artık buralarda kalmaya karar verenleri de rahat bırakmak ,bazı konularda aydınlatmak gerek..
‘Abartıdan, tahrikten’ kaçarak, bulunduğumuz topluma uyum çok önemli..
Bunu yaparken,’ Oralarda kalın ha, oralara yerleşin ha, oraları fet edin ha, siyasete girin ha, kaleleri tutun ha, herkesi ‘Müslüman’ yapın ha, paraları Türkiye’ye gönderin ha!...’ anlayış ve yaklaşımlarından vazgeçmeliyiz..
Maalesef Türkiye’den gelenlerin gazına gelenler var!..

* * *
İslam Dini’nin gösterişe, şaşa’ ya ihtiyacı yok!.. Bunu şunun için söylüyorum; Belçika’da gerçekleştirilen ‘ Kutlu Doğum Haftası’ buluşmasına, 13 Bin kişi katıldı.
Belçika, Almanya, Hollanda, Lüksemburg ve Fransa’dan gelen bu 13 Bin kişi, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’i karşıladı. Görmez’in nasihatlerini dinledi, verdiği mesajları aldı..
Görünürde, bu sıradan bir toplantı gibi algılanıyor..Hemen hatırlatalım ki, Belçika’da 13 bin kişiyi bir araya getiren hiçbir organizasyon yok..
Durum böyle olunca, İnsanlar,’ bu kadar insanın bir araya neden toplandığını sorguluyor? Burada ne oluyor? Burada ne tür mesajlar veriliyor?’ diye düşünmeden,sormadan edemiyor..
Kendi elimiz ile ırkçılara, fanatizme yardımcı oluyoruz!.
Böyle büyük bir Hıristiyan yortusunun, Türkiye’de düzenlenmesini düşünebiliyor musunuz?
İstanbul’un bir kapalı spor salonunda, böyle bir etkinlik düzenlense, Türkiye’de tepkiler neler olur?
Sadece karşımızdakilerden, ‘tolerans ve hoş görü’ beklemek yanlış..Biraz da biz Avrupa’da yaşayan insanlarımızı korumak, düşünmek ve onları anlamak zorundayız..
Daha sıradan, mütevazi ziyaretleri tercih etmek varken, buralara da fitne-fesat sokmanın alemi yok!
Sırf birilerine ‘rütbe-i tenzil verilecek’ diye, bir ülkenin hal ve gidişine çomak sokmak, son derece düşündürücüdür..
Bu vesile ile Türkiye’den gelenler, gidenler daha dikkatli hareket etmelidir..
İşte bu açıdan, ‘ empati’ konusu tekrar öne çıkıyor..
Lütfen, bu insanların yerine kendimizi koyalım!..
Mesela, benim ikamet ettiğim Brüksel’in en gözde merkez sokaklarından birinde, iki Belçikalı komşumuzun kaldığını görmek, beni ziyadesiyle üzüyor..
Diğerleri neden göç ettiler ki?
Neyimizi sevmiyorlar, korku ve endişeleri neler? Hangi geleneklerimize, kültürel değerlerimize tahammül edemiyorlar?
İşte bu noktayı çözdüğümüz zaman,’ birlikte yaşam, uyum’ daha kolaylaşacaktır!
Koca salona 13 Bin kişi toplamışsın, 13 Bin kişi içinde iki Belçikalı üst düzey yetkilisi!
Başka yabancı yok!
Oldu mu?
Adamlar, elbette kuşku duyarlar!?
Manzara hoş mu?
Bu neyin gövde gösterisidir!
Avrupa’da yaşayan insanlarımızın durumunu iyi analiz edip, yeni politikalar geliştirmenin zamanı geldi de geçiyor!
İki öğretmen, iki din adamı göndermekle bu işler olmuyor!
Böyle giderse, daha çok üzülürüz!
Bizden söylemesi!