Sakaryaspor’un altyapıdan yetişen, boyu, tekniği ve soğukkanlı haliyle takıma faydası yanında, bir başka kulübe transferiyle de çok şey kazandıracağını düşündüğümüz Burak Bekaroğlu’nu farklı bir gözle değerlendirdim daima her platformda…
Burak Bekaroğlu, futbolunu olgunlaştırıp zirveye çıkacakken ve de milli formayı giymişken bu genç yaşında, her dönem bir öncekinden düşük performansıyla bizi yanıltan futbolcu olup çıktı…
Şehrimizde oynanan Uşakspor maçında sarı kartlı iken rakibine salladığı tekme, onun nerelerden nerelere geldiğini gösterir son derece sevimsiz, bir o kadar da çirkin ve de futbolun reddettiği bir davranış olsa gerek…
Nasıl olur da profesyonel bir futbolcu kendisi gibi ekmeğini ayakları ile kazanan bir meslektaşına böyle acımasızca tekme atar!
Bunu, yıllarca yeşil sahalarda top koşturan bir eski futbolcu olarak, ona yakıştıramadığımın altını önemle çizmek isterim…
Burak kendini aşması gerekirken, hep geriye giden bir futbolcu olarak, ona bağlanan ümitleri ve sağlanan krediyi bir mirasyedi anlayışıyla tüketmeyi sürdürüyor…
Futbol, böyle sporcuları hiç ama hiç affetmez…
Maç esnasında lüzumsuz yan ve geri paslarında bile kibir ve kendini beğenmişlik hâkim…
Bunun herkes farkında ama onun umurunda değil…
Sakaryalı futbolcuya hep farklı gözle bakmışımdır, bugüne değin…
Onu erkenden uyarmak isteyişimizin altında da bu anlayış yatıyor…
Burak gibi oynadığı mevkiye yakışır fiziğe sahip, genç bir futbolcu kolay yetişmiyor ki kolay harcanıp gitsin…
O bu haliyle taraftar yanında, takımın da üzerine titrediği bir futbolcu oysa…
Bu dönem onu zorlayacak bir başka oyuncu da yokken, Sakarya’da futbola başlayan her genç sporcunun rüyası olan kaptanlık gibi muhteşem bir rütbenin hakkını vereceği yerde, kolundan çıkarıp fırlatarak atmasını izah edecek hiçbir kelime yok, yeşil siyahlı lûgatta…
Derhal takım arkadaşlarından ve taraftarlardan özür dileyip giydiği o anlamlı formanın hakkını vermeli aksi halde kendini bitirir ve gün gelir vurur başını taşlara…
O zaman da iş işten geçmiş olur…
Hatırlatmak istedik erkenden…
İster bunu bir uyarı olarak kabul eder, isterse de döner sırtını gider…
Kendi bileceği iş…
Sanırım akıllı bir şekilde değerlendirir durumu…