Ülke tarihinin en acımasız, en gaddar ve en hain darbe girişiminin birinci yılı geride kaldı…
Tam anlamıyla atlatıldığına yönelik endişeler oluşması, halkımızı uyanık olmak ve içindeki o sadakat ve özgürlük ruhunu diri tutmak adına, darbe girişiminin birinci yıl dönümünde yine meydanlara döktü…
Sakarya Gazeteciler Birliği ile RATED olarak geçen yıl kürsüye çıkıp günün mana ve önemini dile getiren konuşmalarda bulunmuştuk...
Yine benzer etkinlikleri izlerken önceki gece, o akşamki konuşma geldi aklıma…
Baktım beni öyle ve de farklı bir konuşmaya taşıyan tablo aynı…
Kadınlarımız tesettürlü-tesettürsüz, yaşlı-genç, kucağında çocuğu, elinde ay yıldızlı şanlı bayrağımız gözünü dikmiş kürsüye, pürdikkat konuşmaları dinliyor…
Yetmiyor alkışlıyor, bu dahi yetersiz kalıyor olmalı ki ağlıyor, gözyaşlarını ılgıt ılgıt yüreğine akıtarak…
Kadınları böyle duyarlı, cesur ve inandığı dava uğruna ölürcesine sevdalı bir toplumda “Özgürlük ruhu” nasıl söner ya da söndürülebilir!
Oluşturduğu bu muhteşem tabloya bağlı yürek devleti, bırakın böyle darbelerle sarsılmayı, topla-tüfekle, tankla-uçakla dahi yıldırılamaz ve dahi sindirilemez...
Darbenin birinci yılında Nene Hatunlar ordusunun oluşturduğu enerji ve sinerjiyi görünce, haykırmak geldi yeniden içimden, “Bu ruh böylesine diri kaldıkça, vatana-millete hiç kimse hainlik yapamaz bundan gayri!”