Ülkemizde yaşam açısından 1950-60’lı yıllar, hayatımıza yeniliklerin girdiği seneler olarak bilinir…
Sahillere koşmak; göl, nehir ve ormanlık alanlarda serinlemek, piknik yapmak, denizleri keşfetmek gibi yaz mevsimine has alışkanlıkların başlangıç tarihleri, o yıllara ait özellikler olarak kaldı hatıralarda…
O tarihten başlayarak günümüze ulaşan periyotta mevcut yollar, artan ve gelişen yolcu ve yük taşımacılığını karşılamada yetersiz kalınca başlayan yol yapımı çalışmaları, son çeyrek asırda cumhuriyet tarihi boyunca yapılan ulaşım hizmetlerini sollayıp bugünlere gelişte katbekat mesafe kaydetmiştir…
Buna rağmen ne yazık ki hala bu alandaki açığı henüz kapatabilmiş değiliz…
Böyle olduğunu anlamak için özellikle de bayrama rastlayan tatil günleri trafiğine bakmak yeter de artar bile…
Olumlu ve karşılanması zor maddi hasarlara yol açan kazaların istisnai haller dışında geride kaldığını gösterir duble yollar, tüneller, kavşaklar ülkesi haline gelen bir Türkiye olduğuna şahitlik ettiğimiz günlerin ardından, “Bayramların ağası” mübarek Kurban Bayramını ruhuna uygun bir şekilde yaşamak adına evlerimizdeyiz…
Bayramlar kardeşliğin tavan yaptığı, küskünlüğün geride kaldığı, büyük-büyük demeden kaynaşmanın, kucaklaşmanın gerçekleştiği, ulvi değerler taşıyan, Mevla’nın İslam alemine armağan ettiği hasret, özlem, sevgi, saygı dolu günlerdir…
Bu mübarek günleri anlamına uygun şekilde yaşamak adına yola koyulan herkesin ve her kesimin Kurban Bayramını kutlar, sevgi ve saygılar sunarım… Z.A.