İki öğretmen kız babası olmam nedeniyle ilkokuldan üniversiteye ulaşan uzun ince yolda beni hayli etkileyen, unutulması zor hatıralar gelir öğretmenler gününde aklıma…
Doğup büyüdüğüm ilde (1949 yılında) ısınmak için her öğrencinin evinden bir odun getirdiği ilkokul dönemindeki öğretmenim Balıkesirli Müfide Hanım’ın iri ve düzgün bir odun getirmem nedeniyle saçımı okşayışıyla başlayan unutulmaz hocalarıma olan sevgi ve saygım hala korurken bunca yıl sonrasında bile gönlümdeki yerini, nasıl kutlamam onların yılda bir günde olsa hatırlandığı o anlamlı günü!
Başlangıçta haylaz ve aralıklı olsa da okşanan (!) bir öğrenci olmama rağmen ilkokuldan üniversiteye kadar tüm hocalarımla futbolcu-öğrenci ilişkisi içerisinde sürüp giden müthiş bir diyalog ile sevgi saygı ortamı oluşturan şanslı öğrencilerden biriydim…
Bu süre içerisinde unutamadığım ve gazeteci olmamın temelinde harcı olan bir edebiyat efendisi, Ticaret Lisesi’nden müdürüm Ali Özenler’in yeri bir başkadır benim dünyamda…
Onun yanında yakın bir zamanda vefat eden Nurettin Bayramoğlu ve ilimizin tanınmış sanayicilerinden Maraşoğlu ailesinin damadı, Adapazarı eski futbol ajanı rahmetli Ferit Şahin ile Ticaret Lisesi futbol takımı ve de sempati duyduğu Ada Gençlik’ten kaynaklanan renkli hatıralarımız unutulmaz anılarım arasında yer alır…
Aynı okulda Yüksel ve Şengül Çukurova ile bugün yaşı bir asra dayanmış; otoritenin, disiplinin ve bilgeliğin hamuru ile yoğrulmuş hocamız Muattar Kuzuoğlu ve nihayet İktisadi Ticaret Akademisi’nden rektör Prof. Dr. Erol Zeytinoğlu ve iktisat hocamız Prof. İsmail Özarslan’a uzanan futbolcu-öğrenci ilişkisini aşan dostluğa dair hatıralarım saymakla bitmez…
Bütün bunları dile getirmemde sebep, masamın üzerinde bulunan bir dizi davetiye arasında öğretmenler gününe yönelik geniş kapsamlı programı hatırlatan davetiye oldu…
“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” şeklindeki müthiş ifadenin sahibi Hz. Ali’den günümüze ulaşan tebliğe bakıp da bir harf değil, binlerce harften oluşan bilgi hazinesi sunan hocalarımızla olan maziyi hatırlamamak mümkün mü!
Bunun yanında görev yaptığı üniversite ve şehrimizdeki bir özel okulda her gün bir yeni başarı haberini aldığım iki öğretmen kızımın sergilediği performansın temeli sanırım bu anlayıştan kaynaklanıyor olmalı…
Tüm öğretmenlerimiz eli öpülesi güzel ve özel insanlar olarak eğitim öğretim görmüş herkesin gönlünde birer solmaz çiçek olarak yaşar dururlar hiç kuşkusuz…
Ailesine, yaşadığı il’e, topluma, ülkesine ve de tüm insanlığa hizmet adına yararlı ve bilinçli nesiller yetiştiren fedakâr ve feragat sahibi hocalarımıza bir günün ayrılması ne derece doğrudur bilemeyiz…
Ancak bilinen bir şey var ki onlar birer peygamber mesleği sahibi eğiticiler olarak bu özellikleri nedeniyle daima gönüllerdeki yerini muhafaza edeceklerdir, tıpkı benim yıllar öncesinden günümüze taşıdığım hocalarıma duyduğum derin muhabbette olduğu gibi…
Bu vesileyle hayatımıza renk ve anlam katan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım günlerini şimdiden kutlarken, aramızdan ayrılanlara rahmet, yaşayanlara sağlık, huzur ve mutluluk diliyorum...