“Ada treninin eskiden olduğu gibi yeniden ve tez elden gardan hareketle devreye girmesini bu ilde istemeyen, tek bir kişi dahi olamaz” görüşünden hareketle yaptığım iyi niyet taşıyan yoruma itiraz, Özgür Arık’tan gelmişti geçen günlerde…
Olayı sulandıran yazısına cevap vermek yerine beklemeyi tercih ettim…
Zira “Ne demek istediğimi anlayan biri çıkar” diye düşünürken, çıkageldi cevap çok geçmeden, olayı kahramanı Azize Çeroğlu’ndan…
Geçen hafta Gar Meydanında 15 bine yakın kişinin katıldığı mitingin ardından, CHP Kadın Kolları yazan pankartın önünde gerçekleşen “Ada Treni gelecek” eylemine katılımın yine az olması, Azize Hanımı üzmüş…
Önceki hafta bu konuya yönelik yazımda, Sakarya halkının 7’den 70’e ortak talebi olan Ada treninin gara gelmesi gerçekten isteniyorsa, bunun siyasete malzeme yapılması bir yana, aksine bütünlük sağlanması için siyaset dışı olduğunu gösterir bir eyleme dönüşmesi gerektiğini hatırlattım…
Bunun da ancak parti logoları altında değil de toplumsal bir dayanışmayla gerçekleşmesi üzerinde durdum…
Yok öyle değil de ısrarla bir partiye mal edilmek istenirse, burada üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövmek havası oluşur ki gelecek olan bile gelmez ve “Kara Tren Gelmez m’ola” türküsü düşmez olur dillerden…
İyi niyetinden şüphe etmediğim CHP Kadın Kolları Başkanı Azize Çeroğlu ne demiş!
“Keşke mitinge katılanlar da şu anda aramızda olsaydı.”
Evet…
Olabilirdi ama Özgür’ün kafasına göre hareket yerine, orada Ada trenini şiddetle isteyen tüm Sakarya halkının ortak talebini gündeme getiren pankartlar yer alsaydı…
Bunun öncülüğünü yine Azize Çeroğlu ve arkadaşları yapabilirdi…
Bilmem Azize hanımın üzüntüsü ve söyledikleri, aksi görüş savunanlara kapak olur mu!
Bizim Bahçe’nin “Beyaz gülleri” bu doğrultuda yola koyulup “yüreklerin toplu vurmasını” sağlayacak herkese ve her kesime gitsin istedik, Azize Hanım ve arkadaşları yanında…