Anakronizm, kişi, nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekânlarından kopartılıp farklı bir çerçeveye oturtulması olarak değerlendirilmektedir. Anakronizm; edebiyatta kasıtlı olarak abartı, propaganda, komedi veya şok amacıyla da kullanılabilir. 

Bir yazar, sanatçı veya icracı; teknoloji, terminoloji ve dil; gelenek ve tutumlar ve hatta farklı tarihsel dönemler arasındaki moda farklılıklarının farkında olmadığında kasıtsız anakronizmler meydana gelebilir. Örneğin İbrani peygamber Yusuf'un ünlü hikâyesinde Mısırlı tüccarlar tarafından bulunarak kuyudan çıkarılan Yusuf, Mısır'a götürülür ve birkaç dirheme asillere satılır. Oysa dirhem, Yunanca kökenli draohmi sözcüğünden türetilen ve İslam'ın çıkış yıllarında da Sasaniler tarafından kullanılan bir para birimidir. Yusuf'un döneminde ise Mısır'da resmî olarak kullanılan bir para birimi yoktur.

Leonardo da Vinci'nin 1495–1498 tarihli Son Akşam Yemeği adlı tablosunda, İsa ve havarileri o tarihte ve o yerde bulunmaması gereken "portakal" yerken resmedilmişlerdir.

Yunancadaki "karşısında" anlamına gelen ανά ile "zaman" anlamına gelen χρόνοςkelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan "anakronizm" kavramı, Türkçeye Fransızcaanachronisme sözcüğünden geçmiştir. Gazeteci ve yazar Emre Aköz, herhangi bir şeyin, kasıtlı veya kasıtsız olarak, başka bir tarihe taşınması demek olan ve bilgi hatalarından çok, dönemler arasındaki zıplamalar anlamına gelen Yunanca kökenli "anakronizm" sözcüğüne Türkçe bir karşılık bulabilmek için okuyucuları arasında bir soruşturma başlatmış, bu arada kendisi de zaman–bozum sözcüğünü önermiştir.

SİNEMA

1987 yapımı Alex Cox filmi Walker'ın konusu 1850'lerde geçmesine rağmen filmin çekildiği yıllarda Nikaragua'da yaşanan benzer olaylara dikkat çekmek için bilerek anakronizmebaşvurulmuştu. Acid Westerntüründeki bu filmde 1850'lerin dekorunda zaman zaman görüntüye o yıllarda olmaması gereken Marlboro sigarası paketi, Coca Colaşişesi, Zippoçakmak, Newsweek dergisi vb girer, hatta birdenbire bir Mercedes otomobil ve helikopter ortaya çıkıverir.

1999 Türkiye yapımı tarihsel parodi filmi Kahpe Bizans'ta taraflar bir kalenin burcunda kılıçlarla kıyasıya bir mücadele içindeyken üzerlerinden uçak geçer. Oysa uçak Doğu Roma'nın çöküşünden yüzlerce yıl sonra icat edilmiştir. Yine bilerek başvurulan bu anakronizm mizah amaçlıdır.

Don Siegel'ın Türkiye'de El Torida adıyla gösterilen "Two Mules for Sister Sara" adlı 1971 yapımı filminde Clint Eastwood'un bolca kullandığı bir patlayıcı olan dinamit, filmin konusunun geçtiği yıllarda (1861-1866) henüz kullanıma sunulmamıştı. İsveçli kimyager Alfred Nobel dinamiti 1866'da icat etmiş, 1867'de de patentini almıştı. Filmde dinamitin adı da zikrediliyordu. Oysa isim patenti de buluş patentiyle aynı anda alınmıştı.

TELEVİZYON 

TV dizisi Muhteşem Yüzyıl'da olaylar 1520 ilâ 1566 yılları arasında geçmesine rağmen çok daha sonraki yıllara ait nesneler ve coğrafi adlara yer verilmiştir. Örneğin Pargalı İbrahim Paşa birçok sahnede masa başında çalışırken gösterilmiştir. Oysa Osmanlı Sarayı'na masanın girmesi Abdülmecid’in (1823-1861) saltanatına rastlar. Sarayın mutfağında aşçı yamağı domates doğrarken gösterilmiştir. Oysa anavatanı Güney ve Orta Amerika olan bu meyve Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra Avrupa'da tanınmış ve yetiştirilmeye başlamıştır. Domatesin Osmanlı topraklarına girişi ise 1835’ten sonradır. Ayrıca, daha eski dönemlerdeki isimleri Karaamid, Amidiye veya Diyar-ı Bekir olan Diyarbakır'dan Muhteşem Yüzyıl'da "Diyarbakır" diye bahsedilmiştir, Kanuni Sultan Süleyman'ın Şehzade Mehmet'i ziyaret için gittiği Manisa Sarayı'nda yerlerde parke olduğu görülmüştür. Oysa parke (parquetde menuiserie) ilk kez 1684'te Versailles Sarayı'nda ortaya çıkmıştır. 

KAYNAK:Wikipedia