Sakarya’nın hayırsever ve tanınmış işadamı, Şen Piliç sahibi Haşim Gürdamar’a satılan eski stadın benim spor hayatımdaki yeri ve önemini yazmaya kalksam ciltlere sığmayan bir roman olur…
Unutulmaz anılarıma yıllarca ev sahipliği yapan stadın arkasındaki 17 dönümlük arsanın da bir farklı hikâyesi var benim için…
Arsa ilin en zengin ailelerinden Cevat Adapazarlı’nın varislerince yeşil alan olarak kullanılmak kaydı şartıyla Adapazarı Belediyesi’ne terk edilmişti…
Arsayı yanlanmasına ikiye bölen yolu Şeker Fabrikası tarafına kaydırıp alanı bütünleştirdikten sonra, Sakaryaspor adına futbolcu üretim merkezi haline dönüştürmüştük başkanlığını yaptığım Sakaryasporlu Eski Profesyonel Futbolcular Derneği olarak…
Adapazarı Belediyesi’nin henüz büyükşehire dönüşmediği bir dönemde meclisten geçirip 10 yıllığına kiraladığımız 17 dönümlük alanın etrafını çam ağaçlarıyla çevirip hizmete sokmuştuk…
Zamanın valisi Erdinç Büyükakalın’ın tesisin temel atma günündeki şu sözlerini bugün dahi hatırlarım: “Aydıntepe, bu ne cesaret böyle! Anlattığın tesisi devletin yapması dahi zorken siz nasıl bunun altından kalkacaksınız?”
Yemyeşil hale getirip kısa sürede futbolcu üretim merkezine dönüştürdüğümüz alan, yaklaşık 5 yıl sürede pek çok futbolcuyu Sakaryaspor ve Türk futboluna hediye etti…
Yenal Kaçıra, Recai Çaloğlu, Timur Şahinel, rahmetli Şeref Başoğlu, Osman Yıldırım, Yalovalı İbrahim, rahmetli Arif Omaç ile eski futbolcu Ferit yaklaşık 500 futbolcu adayına hocalık yaptılar yıllarca…
O güzelim tesis 1999 asrın afeti sırasında evi barkı yıkılıp sokakta kalanlara kucak açınca alt ve üst yapısı harap olup gitti…
Daha sonra Adapazarı Belediye Meclisi anlaşmayı iptal etti…
O gün bu gündür her geçişimde oradan onca emeğin sonu böyle mi olacaktı diye üzüntü duyarım…
Bizim dönemde çizilen sosyal tesis için daha sonra Başkent’ten gelen parayla yapılan kara bina, bugün tepesine binecek bir dozer kepçesini bekliyor ne yazık ki…
Şimdi “millet bahçesi” düzenlemesi içinde kaybolup gidecek…
Bütün bu üzüntülerimizi alıp götürecek bir yeni yapılaşmanın adıdır millet bahçesi…
Karar gününden bugüne yapılan proje çalışmalarının sonuna gelindi…
Uygulanacak proje seçimi kolay olmayacak anlaşılan...
Çünkü hepsi birbirinden güzel…
Kırkpınar’da meydana çıkan pehlivanlar için “Yiğitler çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane” şeklinde söylenen bir söz vardır…
Yeşil alan fakiri ilimiz; bunlardan birinin uygulanmasıyla müthiş bir park daha kazanacak hiç kuşkusuz…
Büyükşehir Belediyesi cazip bulduğu dört önemli projeyi taşıdı ilin gündemine önceki gün…
Hepsi birbirinden güzel…
Bizim de bunlar içerisinde gözümüze çarpan iki örnek var…
Şudur deyip kanaat belirtmek sanırım şu aşamada yerinde olmaz…
Ancak oraya yakışır birinin tercih edileceği ümidini taşıyoruz…
Kentpark “adına” hala alışamadığımızın altını çizmek isteriz…
Zira oranın adı “Donatım Park” olmalı görüşünü savunanlar arasında yer alırım daima…
Park bahçe ve yeşil alan uygulamaları nerede, ne zaman ve nasıl yapılırsa yapılsın beni heyecanlandıran yatırımlar olarak ilgi alanıma girer…
Büyük emek sarfıyla hayata geçirdiğimiz altyapı tesisleri ve futbol hayatımın simgesi haline gelen stadyumun ortadan kaldırılmasının üzüntüsünü ancak böyle bir uygulama alıp götürebilirdi…
Bizim için teselli kaynağı işte bu anlayıştan kaynaklanıyor…
İlimize farklı bir ivme katacak yeni bir parkın hayata geçirilmesinde emeği olan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türk İş Başkanı Ergün Atalay’a, ardından arsayı bu işe tahsisi için gözünü kırpmadan geri veren ünlü işadamı Haşim Gürdamar ile yapılaşmayı gerçekleştirecek Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ve ekibine gidecek çiçeğin cinsi elbette “orkide” olacaktır…