Yeni kuşak Adapazarı’nın geçmişini, özellikle merkezde yapılan değişiklikleri pek bilmez…
Hanaltı ve Direkli Çarşı işte böyle mekanlardan biri olarak kaldı hatıralarında bizim kuşağın…
Kapalıçarşı’nın Atatürk Parkı’na yani şimdi Büyükşehir Belediye hizmet binası olarak kullanılan eski lise yönüne bakan kısmını enine doğru kaplayan çarşının Bulvar ile birleştiği yerdeki kapalı mekanın adı, HANALTI idi bir zamanlar…
Bu çarşının üç ünlü işadamı vardı, şehrin tarihinde önemli yer işgal eden…
Biri lokantacı, nefis işkembe çorbasıyla bilinen eski belediye başkanı rahmetli Behçet Deryaoğlu (Asfalt).
Diğeri şehrin belki de o zamanlarda tek beyaz eşya ticareti yapan işadamı Ahmet Aslan…
Üçüncüsü ise İstanbul’dan gelen ulusal gazetelerin şehrin dört bir yanına ulaşmasını temin eden başbayi Ahmet Sarı idi…
Saygın işadamı olarak bilinen Ahmet Aslan’ın iki oğlundan biri, bugün yaşı dalyaya yaklaşan ve Sakaryaspor ile birleşen İdmanyurdu’nun futbolcusu Yılmaz Arslan idi…
Onu görünce dimdik ve sağlıklı bir şekilde ayakta ve de hızlı bir yüzücü gibi kulaç atarken Cebeci’nin mavi sularında, “Maşallah” demek geldi içimden…
Zira böyle Adapazarlılar, “şehrin hafızasını” günümüze taşıyan değerlerdir…
O has bir Adapazarlı, tanınmış bir işadamı olarak sürdürdü baba mesleğini uzun süre ve şimdi emekliliğin tadını çıkarıyor, şehrimizin sahile açılan kapılarından biri olan Cebeci’de…
Ne zaman Sakarya’nın geçmişiyle ya da unutulmaya yüz tutmuş insanlarıyla ilgili bilgi edinmek istesem, müracaat edeceğim önemli kişilerden biri olarak, saygı duyarım Yılmaz Aslan’a…
O, bu haliyle yıllara meydan okuyan bir bilge kişi olarak tanınır, sadece benim dünyamda değil, benim dışımda da…
Dileğim değmesin ona hiçbir zaman nazar…
Bilirim ki keskin bakışı her türlü büyüyü bozar…
Bu duygularla sağlıklı, huzurlu yıllar dilemek istedim, gündeme getirerek Yılmaz ağabeyi…