Avrupa zenginliği, “sömürülen mazlum halkların” kan ve gözyaşları üzerine kurulmuştur.
İspanyol ve Portekizli denizciler Cizvit Papazları eşliğinde Amerika kıtasını keşfettiklerinde Maya, Aztek, İnka halkını gözünü kırpmadan katletti. Güney Amerika’daki kadîm yerli halkın sahip olduğu zenginlik yağma edildi. Altınlar, hazineler gemilere doldurup İspanya ve Portekiz’e getirildi.
Kuzey Amerika’yı işgal eden İngilizler, 1492’de başlayıp yaklaşık 500 yıl boyunca yerli halkı, milyonlarca Kızılderili’yi katletti. Bir milleti toptan yok etti. Kalanları da rezervuarlara hapsetti.
Yukarıda verdiğim iki örneği hatırda tutarak konuya girelim.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Yüksek Temsilci “İspanyol” Sosyalist Josep Borrell Fontelles geçen hafta bir açıklama yaptı.
Belçika’nın tarihi Brugge şehrinde Avrupalı diplomatları yetiştirmek için tasarlanan pilot üniversite olan Avrupa Koleji öğrencilerine hitap eden Josep Borrel, “Avrupa Birliği (AB) gelişmiş bir bahçe, dünyanın kalanı da balta girmemiş bir ormandır” dedi.
Borrell ve Avrupa’lı elitlerin zihin yapısında kibir vardır. Tüm dünyayı aşağılayan kibir ve çirkin koku bu sözlerde gizli.
Kendilerini cennet bahçesinde zanneden Avrupalılar, “bahçıvan” olarak ayrıcalıklarını iyi kullanıp, ormana yani Avrupa harici Dünyanın geri kalan ülkelerine çeki düzen vermeliymiş.
Avrupa, artık yüksek duvarlı bahçesinden çıkıp ormana açılmalıymış.
Elinizden geleni ardınıza koymayın. Haçlı ordularını yerle bir eden “Hilâl”in temsilcisi Türkiye, dimdik ayakta. 2023 seçimlerinden sonra korktuklarınızla yüzleşeceksiniz.
Dikkat buyurun. Borrell, konuşmasında forest yerine jungle kelimesini kullandı. “Jungle” kelimesinin tam karşılığı “balta girmemiş orman” demektir.
Böylelikle, Avrupalı olmayan bizler, vahşi ormanda yaşayan kültürsüz, medeniyetsiz, geri kalmış yerlilerden ibaretiz öyle mi?
İsabetli bir kararla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılmadığı törende Britanya Kralı olan Kibirli Charles, kendisini tebrik etmek için bekleyen halkıyla tokalaşırken, sıradaki “siyah tenli” vatandaşa elini uzatmayıp pas geçmişti.
Kibirli İngilizler, tüm dünyanın kanını emdiniz. Yüz yıllar boyu Afrika, Asya, Ortadoğu’nun yeraltı, yer üstü madenlerini, zenginliğini çalıp, kanlar üzerinde kurduğunuz şatolar ve bahçeler sizi kurtarmayacak.
Her türlü sapkınlığın merkezi haline gelmiş yaşlı Avrupa! Artık korkuyorsunuz. Enerjiniz tehlikede. Gıdanız azaldı. İş gücünüz bitiyor. Aileniz dağıldı. Geleceğiniz karardı.
Hem ukalâ, hem korkak, hem de hırsızsınız. Dünyanın geleceğini çaldığınız yetmedi utanmadan bir de akıl veriyorsunuz.
Yakın gelecekte, yüksek duvarlı bahçeniz “ilahî adalet” ile tarûmar olacak.
1492’de İspanya İslam Medeniyeti olan Endülüs bahçelerini yerle bir ederken düşünecektiniz. Sıra size geldi.
“Men dakka dukka.” Çalma kapıyı çalarlar kapını boşuna dememişler.
Çok geçmeyecek, kibrinizde boğulacaksınız.
İbrahim Selamet