Sevgili Okurlar,
Bu haftaki yazımda özellikle, Türkiye-Almanya ve Türkiye-Avrupa Birliğ ilişkileri üzerine durmak istiyorum.
Türkiye ile Almanya arasındaki sorunlar yumağı gittikçe grift hale dönüşüyor!
Bu hayra alamet bir gelişme değil elbette!
Kaldı ki, Türkiye ile Almanya’nın dostluğunun tarihi derinliğini bilmeyenlerde yok!
Peki nedir mesele?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiyesi ile  Merkel’in Almanyası arasındaki sorun nedir?
Diplomasi kulvarında olduğu gibi medya yoluyla da  ayyuka çıkan bu gelişmelerin sonu nereye varacak?
Türkiye için Almaya, Almanya için Türkiye çok önemli..
Nereden bakarsanız bakınız, yıllardır dostane ilişkilerin geliştiren, iki ülke arasındaki ilişkilerinde büyük gelişmelere imza atan Almanya ile Türkiye niye böyle karşılıklı atışıyor?
Bir kere Türkiye açısından gelişmelere bir göz atacak olursak, ilişkilerin sekteye uğramasında en büyük etken, Almanya’nın Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hazmedememesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz..
Almanya, Erdoğan’ın, Almanya’da yaşayan Türkler üzerindeki etkisini, gelecek açısından hoş görmüyor?
Nedeni ise, ‘Erdoğan güdümünde ve etkisindeki Almanya Türkleri’nin, bu bağlamda uyumunun zor olacağı’ mazeretlerin, en büyüğü olarak ortaya çıkıyor..
Kısacası Almanya, Almanya topraklarında yeni bir yaşam biçimini benimsemiş olan ve adları ‘Alamancı’ya çıkan Türklerin, Türkiye’nin etkisi altına girmesini politik olarak istemiyor,bunu kabullenemiyor!
Bunun elbette farklı nedenleri var:
Türklerin, aradan geçen zaman zarfına rağmen, gerekli uyum ilkelerini yerine getirmemiş olması, dini ve kültürel değerlere fazla bağlılıkları, Almanları gelecek için endişelendirmiyor değil..
Almanya’da en büyük yabancı kesimini teşkil eden Türklerin ‘kontrolü’ noktasında Türkiye ile Almanya arasında bir sessiz kavga,  bu defa sesli olarak seslendiriliyor..
Yani işin püf noktasını, bu ‘kontrol’ arzusu oluşturuyor..
Almanlar bir bakıma,’ burada çalışıyor, burada ikamet ediyor, karnınız burada doyuyor, burada para kazanıyor, Türkiye’de harcıyor, sabah akşam Türkiye’yi sayıklıyor’derken, bir de buna ‘gidip Erdoğan’a oy veriyorsunuz’demeye getiriyor işi..
Bir de buna, siyasi nedenler eklenince, gel çık işin içinden bakalım?
Almanya’nın, ‘PKK’ denilen terör örgütü mensuplarına tolerans göstermesi, ülkede PKK yandaşlarının birbirinden farklı etkinliklerle Türkiye aleyhine gösterilerde bulunması, Alman kentlerinde terör örgütü mensuplarınını cirit atmasını, Türkiye kabullenemiyor!?
Bu noktada ayrıca, NATO müttefikliğini, AB ile müzakere masasında olduğunu, bunca yıllık dostluğu sorgulamadan edemiyor!
Bir de bunlara, ‘FETÖ’ denilen terör örgütü mensuplarının Almanya’daki faaliyetleri ve himayesi, ülkeye iltica edenlerin hüsnü-kabul görmesi eklenince,iş elbette çığırından çıktı..
Haydi çık işin içinden bakalım?
Tüm bu gelişmelere,’ İnsan hakları bağlamındaki karşılıklı suçlamalarını, Almanya’nın Türkiye’de ki gizli faaliyetlerini, Suriye ve Irak politikalarındaki yarışı, mülteciler konusundaki anlaşmazlıkları, Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki, Almanya’nın tutarsızlığını’ eklediğimizde meselenin içyüzü daha iyi anlaşılır.
Sıkı durunuz, bir de madalyonun öbür yüzü var:
Bu gelişmeler ister, istemez, Almanya’da yaşayan insanımızı da yakından ilgilendiriyor. Basına yansıyan tartışmalarda da; medya kendi rolünü üstlenmiş vaziyette yayınlarını sürdürüyor..
Bild gazetesinin, Erdoğan’ı karalayarak, ‘ Türkiye’ye tatile gelecekleri de mi tutuklayacaksınız’ diye manşet atması, aynı tarzda Almanya’da yayımlanan Sabah ve hükümet yanlısı Türkçe gazetelerin de ‘Almanya’ya veryansın’ etmesi de, bu işin elbette tuzu biberi oluyor!
Sanal alemdeki farklı tartışmalar, gerginlikleri daha da işin içinden çıkılmaz kılıyor!
Türkler, bu noktada da ayrışmış görülüyor.
Almanya’yı haksız bulanlar, Erdoğan’ı da çok haklı gösteremiyor, ama ‘fanatiklik’ bağlamında,’ Erdoğan yanlıları kadar, Almanya yanlıları var’ diyemiyoruz..
‘Erdoğan karşıtlığı’ pirim yapıyor desek daha doğru olur..
Bir başka sorun da,’ NATO Müttefik Gücü’ olarak Adana İncirlik Üssü’ne gelen Alman Silahlı Kuvvetleri teşkil ediyor..
Buna bir de Konya NATO Üssü’ndeki Alman varlığı eklendi..
Haydaaa!
Gerçekten işler arap-saçına döndü..
Zaten işin içinde, bir de ‘Arap’ meselesi var!
Haydi sorunu çöz, çözebilirsen!
Tüm bu gelişmeleri, Türkiye’deki iç politikalar dışında mülhaza etmek ve onlara göre, görüş bildirmek, bu konuda ahkam kesmek gerekir..
Unutmayalım ki, ülkeler arasındaki ilişkiler, karşılıklı menfaatlere dayanmaktadır..
İki ülke arasında büyük bir ‘menfaat birlikteliği ‘ var mı?
Var!
Öyleyse, yapılacak iş sağduyu içinde sorunları artırmak değil, çözmektir..
Çözüm noktasında;  işi alttan almak ve karşılıklı olarak sorunları müzakere etmek ve çözüm yolları aramak gerekmez mi?
Siyasetçiler, diplomatlar bunun için vardır..
Beceriksizliğin alemi yok!
Bunca yıllık dostluğu, dostluk köprülerini kimse, siyasi çıkarları için heba edemez, etmemelidir!
Seçip, göreve getirdiklerimizden bunu bekliyoruz!
Elbette, ülke çıkarları gözetlenecek ama, çıkıpta bunları siyasi ikballere feda etmeye kalkışmak, Türkiye’ye, insanımıza büyük sorunlar yüklemeye kalkışma olur!
Yarın bunun altından da kimse kalkamaz ve bu sorumluluğu üstlenemez..
Her iki tarafta, barış ve dostluk elini uzatmalı ve işi yokuşa sürmekten, kapris yapmaktan, sorun üretmekten vazgeçmelidir!
Zira aklın yolu birdir!
Türkiye ile Almanya arasındaki bu ilişkiler, aynı zamanda Türkiye Avrupa Birliği(AB) arasındaki ilişkileri de doğrudan olumsuz etkilenmektedir..
Bizlere sorun üreten, sorun yaratan siyasetçiler değil, barış yolunu açan, sorunları çözen ve iki ülke arasında barış rüzgarları estiren siyasetçilere gerekli..
Türkiye ve Almanya’nın çıkarları, işte burada düğümlenmektedir..

Hatırlatalım ki, öfkeyle kalkanın sonu, zararla oturmak olur!