İlimizin spordaki yegane temsilcisi ve marka değeridir Sakaryaspor…
Benim de kurucu futbolcusu olduğum, müzesine Türkiye Kupası’nı getirmiş, Türk futboluna nice yetenekler kazandırmış bir kulüptür…
Ne yazık ki yeşil siyahlı kulüp son dönemlerde, markasına, taraftarına, camiaya, namına yakışmayan durumlar içerisinde…
Play-off finaline gideceğimiz mücadelede, bir de rakipler puan kaybetmişken; evinde, dile kolay 15 bin taraftarın önünde Tuzlaspor’a mağlup oluyor…
Olacak iş midir bu!
Maçın ardından, son haftalarda sıkça tartışılan, Çark suyunu içmiş, bu şehrin ekmeğiyle büyümüş, Adapazarı’nın evladı Tuncay Şanlı ile yollar ayrıldı…
Bu da yetmezmiş gibi, Kocaelispor’dan takımımıza kattığımız, komşunun efsane kaptanı Burak Süleyman kadro dışı bırakıldı…
Oyuncular henüz soyunma odasından dahi çıkmadan gönderilen Şanlı’nın yerine yeni bir isimle el sıkışıldı…
O isim de Sakarya’nın evladı olan; Sakaryaspor’un başına bundan önce de üç kez getirilen Coşkun Demirbakan’dan başkası değil…
Böylece Sakaryaspor, yine bir Sakaryalı’ya emanet edildi…
İmparator Coşkun Demirbakan, Türk futbolunda herkesin kabul ettiği bir otoritedir hiç şüphesiz; fikirleri, tecrübesi, futbola bakış açısıyla tartışılmaz bir meşin top sevdalısıdır…
Belki de play-off öncesi ilacımız böylesi tecrübeli bir isimdir…
Önümüzdeki günlerin ne göstereceği bilinmez ancak hem spor kamuoyunun hem de taraftarın hem de bizlerin Demirbakan hocaya inancımız tamdır…
Bu duygu ve düşüncelerle bu şehrin yeşil siyah sevdası Sakaryaspor’un başına geçen Coşkun Demirbakan ve talebelerine, başarı dileğiyle Bizim Bahçe’den şans çiçeği “Papatyalar” gitsin istedik…