Paslanmıştı gece, tren raylarının üzerinde. Ağır ağır yürürken, ölümü avuçlarımda dirilterek. Tren ile yolculuk yapmak: Koca bir demir yığınının içerisinde yol almaktı, kalabalıklar arasında kaybettiğim yüzümü yolculukların içinde okşuyordum.
Tren yol aldıkça ben geçmişe koşuyordum. Yolculuklar hep hüzün mü kokuludur? Ben yüzümde bir tebessüm saklıyordum. Tezer Özlü "Tren rayları bir tür bağımsızlıktır" der kalmak zorunda olmadığın için. kalmak zorunda olmamak özgür bir şekilde yol almaktır. Koltukların arasında koşan bir çocuğa takılıyor gözlerim. Mutluluğu yüzüne uçurtma yapmış özgürce koşuyor. Çocukluğuma dönmem mümkün olsa; babamın ellerimi hiç bırakmamasını isterdim, annemin hep saçlarımı okşamasını. Çünkü özgür olmak bir parça yalnız olmaktır, tek olmaktır, hiçbir şeye bağlı olmamaktır.
Trenin durduğu her istasyon bana ömrümün basamaklarını hatırlatıyor. Her vagon, her kompartıman bir yolculuğun adı. Trenin her bölümü binlerce anı taşıyor. Trenin her köşesine sinmiş özlem renginde anılar yığını. Uçak ile hızlı bir şekilde istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ama ağır ve uzun bir tren yolculuğuna unutamadığınız bir anı bırakırsınız. Trenin penceresinden bakarak, manzaraları uzun uzun seyrederek. İşte özgürlük burada başlar, uzaklıkların sınırı yoktur. İstediğiniz kadar kaybolursunuz. Ataol Behramoğlu " Şimdi bir tren penceresinden başka yaşamlara bakar gibiyim" der.
Bir istasyonda duruyor tren elinde valizleri ile bekleyen insanlar trene binmek için harekete geçiyor. Bir süre sonra trenin hareket vaktini bildiren siren çalıyor. Yolculuklar güzel de her yolculuğun bir sonu var. Ama bir gün hiç bitmeyen bir yolculuğa çıkacağım. Kaybolacağım tren raylarında paslanan karanlığın içerisinde.