Kadınlar; bir anne olarak evladının ilk öğretmeni ve ilk örnek aldığı kişidir. Yazar Leo Buscaglia Yaşamak, sevmek ve öğrenmek kitabında hayatına yön verirken kendine etki eden en önemli etkeni şöyle açıklıyor: " Hayatımı geçmişten geleceğe değerlendirecek olursam hayat çerçevesinde en başa annemi yerleştirmem gerekir. Annem hem masumluğu hem de temiz yüreği ile merhametimin başlangıcı olduğu gibi öğrettikleriyle de hayatımın her döneminde yol gösterici bir rehber olmuştur. Onu kaybettikten sonra dahi hatıralarıyla yolumu aydınlatmıştır. Hatta hatırlıyorum her defasında beni bir köşeye çeker Felice oğlum bak sen büyüyünce çok büyük ve önemli bir insan olacaksın. İnanmıyor musun? Bak da gör bu sözü hayatımın hiçbir anında unutmadım " Görüldüğü üzere kadın bir nesil yetiştirmekte her zaman öncü bir karakter olmuştur. Kadın çocuğa hem yol gösteren hem de gelecekte topluma iyi bir birey olma konusunda öğrettikleriyle başrol oynamıştır. Yahya Kemal'in iyi bir yazar ve şair olma yolunda üzerindeki en büyük etken annesinden aldığı eğitim olduğunu belirtmiştir.
Kadın okurken, yetiştiren, yetiştirirken uygulatan, hayatı değerlendiren, çalışırken gösterdiği çaba ve gayreti olağanüstü bir başarı ile süslemesi hem çocuğuna hem de hem cinslerine yol gösterici bir örnek olmuştur. Kadınlar toplumun her alanında olduğu gibi yeni bir medeniyet çerçevesinde okumaları okuduklarını özümseyip hayatlarına geçirmeleri yönüyle, okumayan hem cinslerine oranla bir adım öne geçmişlerdir.
Kadının toplumda üslendiği roller bununla da sınırlı kalmamıştır. Gelişen yüksek medeniyet kadını gelişen gelişmeler sonucunda toplumun şekillenmesinde geçmişten bu güne önemli roller yüklemiştir. Türkler Orta Asya göçebe yaşarken dahi kadın Türk toplumunda hem yaşam hem devlet yönteminde etkili durumda idi. " Baba ölür dağ yıkılır anne ölür Otağ yıkılır" atasözü kadın toplumunda yerinin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Kadın toplumun oluşmasında temel taşlardan biridir hem gayreti ile gösterdiği başarı ile toplumda önemli bir konuma yerleşmiştir. Kadın toplumu ayakta tutan en önemli güçtür. bir kitapta geçen şöyle kısa bir anıya dikkat çekmek isterim. Bir şirkette temizlik işlerde çalışan bir kadın mesai saati sonrasında işlerini bitirmeye çalışırken telefon çalar ondan başka çalışan kalmadığı için telefona cevap vermek zorunda kalır. Arayan kişi söyleyeceklerini not etmesini ve yarın mesai saatinin başlangıcında patrona bildirmesi ister. Lakin temizlikçi kadın okuma yazma bilmemektedir. Bunu söylemeye utanan kadın not ettiğini söyler ve telefonu kapatır aklında tutup patrona bildireceğini düşünür ama sabaha kadar unutur patrona iyi bir açıklamada bulunamaz. Patronu aklında tutamadıysan neden kağıda not etmedin diye sorar okuma yazma bilmediğini öğrenir. Hem azarlar ve işten çıkartır. Yaşadığı bu olay neticesinde bu kadın o yaşta okuma yazma öğrenir çok okur bilmediği bir yeteneğini keşfederek yazmaya başlar bir çok kitap yazarak Türkiye'nin en çok okunan yazarlardan biri olur. Burada görülüyor ki kadın geçmişten bir dönem bulunduğu konumu aşıp toplumun ve medeniyetin gelişmesinde hem çabasıyla hem yeteneği ile baskıdan kurtulup öncü olmuştur.
Sonuç olarak Atatürk'ün en büyük ideali, milletini tam bağımsız, çağdaş ve ileri uygarlıklar düzeyine ulaştırmak. Kadın Atatürk'ün bilim ve inkılaplarının peşinden giden topluma yön veren medeniyetin gelişmesinde önemli rol üstlenen gelecek nesillere örnek olan bir yapıtaşı olmasından dolayı kadının okumasını gereklilikten çok şart kılmıştır.