Pandemi süreci başladığından beri hepimizin dengesi bozuldu…
Her zaman yaptığımız işleri yapamaz hale geldik…
Herkeste var mı bilmem ama bende bir yorgunluk, bir bezginlik, bir üşengeçlik hali hâkim oldu…
Öyle bir tembellik çöktü ki üstüme anlatamam!
O yüzdendir ki eski gibi sık sık yazı yazamıyorum…
Bin bir zahmetle bilgisayarın başına oturuyor ve yine bin bir zahmetle tuşlara basıyorum…
***
Ülkeyi ve şehri yönetenlerde de benzer belirtiler baş gösterdi zaman zaman…
Çoğu yöneticide bir tükenmişlik hali gözlemlendi…
Ama gel gör ki liderlik işte böylesi zamanlarda kendini gösterebilmekten ve asıl böyle zamanlarda bir şeyleri başarabilmekten geçer…
Hükümetimiz bu süreçte elinden geleni yapmaya çalıştı…
Kimi kesim memnun oldu yapılanlardan, kimisi olmadı…
Kimi kesim başarılı buldu hükümeti, kimi kesim bulmadı…
Alınan kararlar çok farklı şekillerde karşılık buldu toplum nezdinde…
Ha keza yerel yönetimler için de benzer değerlendirmeler yapıldı…
Belediyeleri çokça eleştirenlere de rastlandı, “Adamlar daha ne yapsın” diyenlere de…
Benim bu süreçte dikkatle takip ettiğim kesimlerin başında ise sivil toplum kuruluşları geliyordu…
Yardım kuruluşlarının tamamını başarılı bulduğumu söyleyebilirim…
Allah hepsinden razı olsun…
Tabi bu süreçte en büyük sıkıntıyı çeken kesimlerin başını iş insanları ve esnaf çekti…
Bu kesimi temsil eden sivil toplum kuruluşları ise bence sınıfı geçemedi…
Ne TOBB, ne de TESK bu süreci iyi yönetemedi…
Onlara bağlı oda ve borsaların başkanları da kanaatimce üyelerinin hakkını yeterince savunamadı…
Genel başkanların ruh hali illerdeki başkanlara da sirayet etti…
***
Lakin ben Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) Başkanı Akgün Altuğ’u bu değerlendirmenin dışında tutuyor ve kendisine ayrı bir parantez açmak istiyorum…
Benim gördüğüm kadarıyla Akgün Altuğ şeksiz şüphesiz bu sürecin yıldız ismidir…
Kendisi bu süreçte üyelerinin en ufak bir sıkıntısını dahi dile getirmekten imtina etmedi, onları ilgilendiren bütün konularda topa girmekten kaçınmadı…
Birçoğu online dahi olsa toplantılarını düzenli olarak yapmayı sürdürdü…
Gerek bu toplantılarda, gerekse sosyal medya aracılığıyla görüş ve önerilerini sıklıkla dile getirdi…
Bir an bile üyelerinin sıkıntısını dile getirmekten geri durmadı…
Bıkmadı, usanmadı!
Etkili ve yetkili isimleri bizzat ziyaret ederek üyelerinin sıkıntılarını aktardı…
Sadece sorunları sayıp dökmekle kalmadı, çözüm önerileri de getirdi…
Akgün Altuğ bu süreçte ne merkezi hükümeti eleştirmekten geri durdu, ne de yerel yönetimleri…
“O darılır, bu üzülür, şu kızar” diye düşünmedi…
“Aman koltuğumdan olur muyum” hesabı yapmadı…
Eleştiri yaparken de hiçbir zaman aşırıya kaçmadı, nezaketi elden bırakmadı, üslubunu bozmadı…
Hani şimdilerde meşhur bir tabir var ya; “diklenmeden dik durmayı” başardı!
Muhataplarını karalamadı, toplum nezdinde itibarlarını yitirsinler diye çaba harcamadı, sadece sorunlar bir şekilde çözülsün, talepler öyle ya da böyle karşılansın diye uğraş verdi…
Sadece üyelerinin haklarını korumak, sorunlarını dile getirmekle kalmadı yaşadığı şehirdeki gelişmelerin de takipçisi oldu…
Bu şehri ilgilendiren her meselede üzerine düşeni yapmaya gayret etti…
***
İşini iyi yapan, oturduğu koltuğun hakkını veren insanlara her zaman ayrı bir saygı duymuşumdur…
Kendisinin bu süreçteki çabasına, duruşuna ve mücadelesine de büyük saygı duyuyorum…
Keşke şehrimizdeki bütün sivil toplum kuruluşu başkanları Akgün Altuğ gibi olabilse…
Keşke hepsi diklenmeden dik durabilse, üyelerinin haklarını korumak için gözünü budaktan sözünü dudaktan esirgemese…
Keşke bu kişiler sadece kendi makamlarını ve ikballerini düşünen insanlar olmasa…
Keşke bu kişiler “aman birilerini kızdırmayalım, aman fincancı katırlarını ürkütmeyelim, aman makamımızı kaybetmeyelim” hesabı yapmasa…
Eğer bugüne kadar herkes oturduğun koltuğun hakkını vermiş olsaydı, inanın yaşadığımız bu şehir bambaşka bir şehir olurdu…
ŞİMDİ DE AZİZ DURAN PARKI
Adapazarı Donatım Park’ın ismi bir kez daha değiştirildi…
Kent Park olarak yola çıkılan sonra ismi Donatım olan parkın şimdiki adı da Aziz Duran Parkı oldu…
Bu kararın üzerinden epey bir zaman geçti ancak ben yazı yazacak enerjiyi ancak buldum…
Bilindiği gibi Zeki Toçoğlu zamanında Kent Park’ın adının Donatım Park olarak değiştirilmesi için çok uğraş vermiştim…
Rahmetli babamın da emekli olduğu Türkiye Zirai Donatım Kurumu’nun (TZDK) bu şehre çok emeği oldu…
On binlerce insan bu fabrika sayesinde geçimini sağladı ve sonrasında kurumdan emekliye ayrıldı…
Yıllarca süren bu hizmetin karşılığında en azından parka Donatım Park adını vermek bu şehrin bir vefa borcu olmalıydı…
Sadece Donatım’da çalışan ve hatıraları olan insanlar değil, o semtte yaşamını sürdürenler de böyle olmasını arzuluyordu…
Ben de defalarca köşemde bu konuyu dile getirdim…
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin SEKA Kâğıt Fabrikası’nın arazisine yaptığı parka SEKA Park adını vermesini örnek gösterdim…
Defalarca bu köşeden Kocaeli vefasını gösterdi, biz niye göstermiyoruz diye sordum…
Seneler sonra da olsa Büyükşehir Belediye Meclisi bu çağrılara yanıt verdi ve meclis kararıyla parkın ismi Donatım Park yapıldı…
Yapıldı ama kimin umurunda oldu ki!
Kendi aralarında konuşan insanlar parka Kent Park demeyi sürdürdüler…
Kimi gazeteler ve gazeteciler ısrarla haber ve yorumlarında Donatım Park yerine Kent Park demeyi tercih ettiler…
Velhasılı kelam kimse kabullenemedi bu değişikliği…
Şimdi çıkın sorun vatandaşa parkın ismini, büyük bölümü hala daha “Kent Park” diyecektir…
Parkın isminin Donatım Park olduğundan haberleri olmadı ki Aziz Duran Parkı olduğundan haberleri olsun…
Zira bu tip değişiklikleri yürürlüğe koymak belki kâğıt üstünde kolay iş ama halk nezdinde bunu gerçekleştirmek o kadar da kolay olmuyor…
Bir yere ilk olarak hangi isim verilmiş ise seneler de geçse orası o isimle anılmaya devam ediyor…
Keşke açılışı yeni yapılacak bir yere Aziz başkanın ismi verilseydi…
Böylesi bir tasarruf halkın zihninde daha kalıcı olurdu…
Rahmetli Aziz başkanın isminin bir yere verilmesine tabii ki karşı değilim…
Ekrem Yüce başkanın bu kadirşinaslığına ve gösterdiği vefaya da büyük saygı duyuyorum…
Ama Aziz başkanın isminin Donatım Park’a verileceğini inanın hiç düşünmemiştim…
Gündeme gelmişti ama bunu yapmazlar diye tahmin etmiştim…
İlk duyduğumda Aziz Duran’ın isminin bir yere verilmesine mi sevineyim yoksa Donatım isminin bir kez daha tarihe karışmasına mı üzüleyim bilemedim…
Ne yapalım; olan oldu artık…
Anlaşılan o ki biz eski Donatımcılar olarak bu ismi hatıralarımızda yaşatmaya devam edeceğiz…
CAMİNİN ADI DA DEVAMLI DEĞİŞİYOR
Aziz Duran Parkı’nın içinde bir de cami var…
TZDK çalışanlarının paralarıyla yaptırılan ve Donatım Camii ismi konulan bir cami…
Daha sonra her nedense caminin isminden “Donatım” ifadesi çıkarıldı ve caminin adı Kentpark Camii olarak değiştirildi…
Donatım çalışanlarının katkılarıyla yaptırılan camiye kimin aklına geldiyse ve de böyle bir şeye neden gerek duyulduysa Kentpark ismi uygun görüldü…
Daha sonra parkın adı Donatım Park olarak değiştirilince caminin adı da eskiden olduğu gibi yine Donatım Camii oldu…
Hatta başına TZDK ilavesi de yapıldı ve TZDK Donatım Camii dendi adına…
Parkın adı şimdi Aziz Duran Parkı olunca herhalde yeni bir isim değişikliği de gündeme gelmiştir…
Şimdi de caminin ismini Aziz Duran Camii olarak değiştirirlerse hiç şaşırmayacağım!
SEDAT KİRTETEPE İSMİ DE DEĞİŞECEK
Zeki Toçoğlu döneminde Adapazarı Sedat Kirtetepe Caddesi’nin isminin değiştirilmesi de gündeme gelmişti…
Hatta caddenin yeni ismi ne olsun diye bir anket çalışması da başlatılmıştı…
Ama daha sonra bu karardan vazgeçildi…
Bana gelen duyumlara göre Ekrem başkan da niyetliymiş Sedat Kirtetepe ismini değiştirmeye…
Darbeci olduğu gerekçesiyle bu ismin caddeden silinmesi talimatını vermiş…
Caddenin ismi değiştirilir mi değiştirilmez mi bilmiyorum lakin başta da dediğim gibi önemli olan vatandaşın zihninde yapmak bu değişikliği…
Siz istediğiniz kadar caddeye başka bir isim verin…
Emin olun ki insanlar on yıllar boyunca o caddeye “Kirtetepe” demeye devam edecek!