İlimizin özellikle de şehrin sosyal ve kültürel hayatındaki yeri, konumu ve dahi etkisi tartışılmaz bir ibadethane olarak Orhan Cami, tarihinde hiç bu kadar mahzun, hiç bu kadar yaşam dışı kalmamıştı…
Tamam, anladık, yaşlanmıştı…
Yenilenmeye, onarıma ihtiyacı vardı ama aradan aylar, yıllar geçecek derecede kaderine terk edilmişliği görülmemişti…
Aradan geçen bunca zamandan sonra gecikmeyi artık cami cemaati bir yana, tek bir Adapazarlı dahi kabul edemez hale geldi…
Çatısı ve minaresi yenilenen, dış cephesi boyanan caminin içinde yığılı molozları kaldırıp, yoğun olmasa da çalışacak kimselere rastlanılmayışı, tenkit edilmekten şikayete ve nihayet feryada varıp dayanmış bulunuyor…
Tepkiler sadece işin sorumlusu etkili, yetkili kurum kuruluşlara değil, direk hükümete yönelmiş durumda…
Şöyle ki şehrin tanınmış bir iş adamı, önceki yıllarda adına yollara düştüğü eski partisini, şu çarpıcı sözlerle tenkit ederek dikkati tarihi camiyi bu hale getirip ortada bırakanlara yöneltiyor; “Ayasofya’dan önce Orhan Camii’ni açın da görelim.” diyerek…
Bana göre bu tepki son derece yerinde ve bir o kadar da çarpıcı…
AK Parti içerisinde bu konuda duyarlı olduklarını bildiğimiz başta Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz olmak üzere, diğer Sakarya Milletvekilleri Çiğdem Erdoğan Atabek ve Recep Uncuoğlu’na düşen bir görev var.
O da camiyi kısa sürede ibadete açacak yetkilileri harekete geçirecek yoğun bir mesai harcamak olacaktır…
Bütün bunları sizlere dostça yapılmış çarpıcı bir uyarı olarak kabul edin ve işin peşine düşerek bir an önce bitirilmesini sağlayın…
Bir söz vardır; Dost acı söyler...
Orhan Cami için tüm mazeretler tükenmiş görünüyor…
Bilin ki söylenenler benim kanıma dokunuyor…
Yıllarını bu ilin ve şehrin daha bayındır, daha yaşanılır olması adına tüketen bir gazetecinin uyarıları, sizin için önemli olmayabilir…
Çıkın sokağa, halkın bu konuda ne düşündüğüne ve söylediğine kulak kabartın…
Evet, muhalefet işi Ayasofya üzerinden Orhan Cami’ye getirip yüklenirken, şehrimizde partisi adına tüm suçlamalara göğüs geren AK Partililere, kulak verin hiç olmazsa…
İşiteceğiniz sözler de etkilemeyecekse sizleri, o zaman bilin ki bu iş bitmiş, iş işten geçmiş, atı alan Üsküdar’ı değil, dertli nehir Sakarya’yı geçmiş olacak…
Bizim Bahçe’nin çiçek faslına gelince…
Onlar da susuzluktan cemaatin, halkın sitemine katılmış olup solmak üzere, haberiniz olsun…
FATİH’İ KAYBETTİK
Sadece güçlü fiziği ve daima güven veren kimliğiyle değil, büyük-küçük, tanıdık-tanımadık herkese karşı sevecen bir yaklaşım içerisinde olduğuna yıllarca tanıklık ettiğimiz yiğit bir gençti Fatih…
Çalışkandı, ekmeğini taştan çıkaracak bir anlayışla tüketirken yılları, hiç beklenmeyen bir anda ve ona bir türlü yakıştırılamayan bir deniz kazasına kurban gitti Fatih…
Kazanın olduğu günden bu güne sürdürdüğü yaşam mücadelesini, yoğun ilgi ve müdahaleye rağmen genç yaşta kaybedip aramızdan ayrıldı…
Kaza sonrası Kocaeli Umuttepe’de umuda koştu…
Sonra Başkent’te aradı şifayı…
Ancak bütün uğraşılar sonuçsuz kaldı ve yalancı dünyaya konup göçenler kervanına katıldı genç yaşta…
Geride onu bu zorlu süreçte hiç yalnız bırakmayan eşi, iki çocuğu, ailesi ve yakınları kaldı…
Cenazesine katılanların çoğu, onun gibi genç arkadaşları idi…
Kalabalık, onun ne kadar sevildiğini gösteriyordu…
Ailesine ve yakınlarına acılarını paylaşır, sabır ve başsağlığı; Fatih Arıkan’a ise yüce Mevla’dan rahmet diliyorum…
EROL HOCAYA GEÇMİŞ OLSUN
Son yıllarda ülkemizin çeşitli illerinde, özellikle de Cumhurbaşkanlığa Külliyesi içerisindeki o muhteşem cami başta olmak üzere, beni hayli etkileyen ibadethanelerden biri de benzer özellikler taşıyan Sakarya Üniversitesi Camii olmuştur…
Fırsat buldukça ve de özellikle Cuma günleri gittiğim üniversite camiinde uluslararası öğrencilerin müezzinlik yaptığını namaz vakitlerinin verdiği huzur, insanı farklı bir iklim içerisine sokuyor…
Bu havanın oluşmasında büyük emeği geçen caminin değerli imamı Erol Demir’in, zaman mefhumu tanımaksızın yürüttüğü çalışma döneminde, yorgun düşen yüreği teklemiş…
Zamanında alınan tedbirle İstanbul’da başarılı bir operasyon geçiren sevilen, sayılan hoca efendiye bir an önce şifa bulup görevinin başına dönmesi dileğiyle “Yasemenler” gitsin istedik…