Sevgili okurlar,
Bu Pazar yazımda da sizlere, farklı konular hakkında bilgilendirmeyi ve şöyle çevremizde neler olup- bittiğini aktarmak istiyorum..
Elbette çiftçi beldesi, ovası Sakarya’da, ‘ şeker’ hakkında ne son konuşacak kişi benim desem yalan olmaz diyeceğim ama, bir çiftçi evladı olarak, bu konuya kayıtsız kalamıyorum.
Pancar ekimlerini hatırlarım, Sakarya ovasında arı gibi çiftçiler tohumu yere döken araçları beklerlerdi..Sonra yeşerirdi pancarlar, yeşil tarlalarda imeciler ile pancar teklemeleri başlardı..Sonra ilaçlamalar, pancar  sökümü ve yaprağının kesimi günlerini hatırlarım..
Akyazı İlçesi’nin Alaağaç, Karaçalılık, Kuzuluk ve ova köylerindeki o pancar telaşını görmeliydiniz..Yani  pancar ekimine tanıklık etmiş biri olarak, bunları yazıyorum..Bu durum Sakarya ovasının her yanında böyleydi..Pancar bitkisi, aynı zamanda Türk çiftçinin makineli tarıma geçişini de hızlandıran bir ürün idi..
O yıllar, alış-veriş yapanlar ‘pancar ödemelerine’ göre hareket eder, hatta düğünler, bu bereketli bitkinin hasat zamanlarına göre, tarih belirler idiler..
Sonra ödemeler yapılır, bir bereket kokusu yayılırdı..Alış-veriş canlanırdı, düğün dernekler kurulurdu..
O yıllar, en gözde pantolonlar,  çiftçilere dağıtılan şeker torbalarından dikilirdi..
Hala hatırlarım o şeker torbalarının beyazını..
Her pancar üreticisine, üretimi nisbetinde şeker dağıtılırdı..Şeker pancarı ekmeyenler de, bu dağıtımlardan nasibini alırdı..
Bunu ‘küspe’ dağıtımı takip ederdi.. Küspe almak için çiftçiler traktörlerini Adapazarı Şeker Fabrikası önüne doğru sürerlerdi..Ne  uzun  traktör, kamyon kuyrukları oluşurdu..
Hayvancılığın, kış aylarındaki en önemli yiyeceği idi küspe..
O yıllar,şeker pancarı ekecek alanların tespiti yapılırken, pancar ekemeyecek olanlar nasıl da üzülürlerdi..
Evet, şimdi şeker fabrikalarını ya kapatıyor, ya satıyoruz! Siyasi bir karar bu!
Şeker fabrikaları satılacak?
Neden?
Zarar ediyorlar!
Ülkede zarar eden başka kurumlar, kuruluşlar yok mu?
Var ama, gel bunu siyasilere anlat!?..

****
Sevgili okurlar,
‘Türkiye’nin bağımsızlık simgelerinden birisidir şeker pancarı.. Bugünlerde ağzımızın tadı, sofralarımızın vazgeçilmezi, çayımızın, kahvemizi şekerini de kaybediyoruz..
Nedeni, zarar-marar değil?
Nedeni ‘küresele dayatmalar’, dünyada hakim rüzgar olarak esmeye devam eden, neoliberal politikalardır..
Maalesef, tüm dünyada, küresel dayatmalar,’neoliberal politikalar’ ile siyasetçilerin elini –kolunu bağlamışlardır..
‘Ulus Devlet’ kavramı yıkılıyor, yeni tekel alanları oluşturuluyor.. Bu nedenle mazeretler hazır:
-Kar etmeyen, devlete yük olan hantal yapılar, özel sektöre devredilecek..
Neden?
Eee zarar ediyorlar!
Gerekçe bu!
Bu gerekçelerin ötesindeki acı gerçekler, bu kapatılacak, yok pahasına satılacak fabrikaların arkasındaki gizli eli, gizli sırrı, bir türlü vatandaş ile paylaşmıyorlar..
Çiftçiye telkin edilen, fabrikalar kapatılmıyor, beş yıllığına devrediliyor, isteyen işçi de başka kurumlarda iş bulabilirler..’ türünden açıklamalar..
Siyasete bak, siyasete!?
Şeker gerçekten vatandır, vatan satılır mı?
Beceriksiz siyasetçin olursa, satarlar!
İşin özü bu, bir yandan ‘heytttler’ çekerken, bur yandan da ‘boyun eğmeler’ devam ediyor!
‘Ulus-Devlet’ kavramında, devletin elindeki tüm zenginlikler, halkın ortak değerleri, küresel güçlerin emrine, yani holdinglere, çok uluslu şirketlere devrediliyor..
Artık şekerin fiyatını, akıbetini onlar belirleyecekler!..
Durumun özeti budur, gerisi yalandır!..
***
Sevgili okurlar,
‘İkinci vatan’ olarak bellediğimiz Belçika’da, şeker ekimi devletin kontrolünde devam ediyor..Şeker önemli ve stratejik bir ürün olarak görülüyor.. Halkın temel gıdaları arasında, şekerin fiyatının hiç değişmediğini biliyorum.
Ne şekerin, ne sütün, ne yağın, ne yumurtanın fiyatı ile kimse oynayamaz..Zira halkın temel gıda maddeleri arasında yer alan, bu ürünlerin üretimi için, çiftçiye çok ucuza mazot dağıtımı yapılır, çiftçi koruma altına alınır..
Belçika’da ekmeğin de fiyatı ile öyle oynayamazsın..
Belçika, küçük bir ülke ama ilkeleri, kuralları alabildiğine insanı için, vatandaşı için uyguluyor..
Avrupa’da, birçok fabrikada üretim pahalı diye kapatıldı..Bu üretimler, başta Çin olmak üzere işçiliğin ucuz olduğu ülkelere devredildi..Ama sorunlar bitmedi..
Siyasetçinin elinden kaçan fabrikalar, zenginlikleri siyasetçinin elini boş kıldı..
O nedenle, siyasetçinin de ülke yönetimindeki rolü azaldı..
Her şeyin özel sektöre, holdinglere, çok uluslu şirketlere devredildiği bir dünyada, acaba siyasetçilerin gelecekteki rolü ne olacak?
Vergi koymak, toplamak mı?
Maalesef, geldiğimiz nokta, bundan da öteye doğrudur!..
Sınırların kalktığı, bilginin alabildiğince hızlı yayıldığı bu dijital dünyada, elimizdeki tüm zenginlikleri, siyasilerin iki çift lafı ile kaybedersek, gelecek nesillere, ne büyük kötü miras bırakacağımızı düşününüz..
Lütfen milletin şekeri ile oynamayınız!
Şeker ile oynayanlar  ‘millilikten’ söz edebilir mi?
‘Milli’ olan tüm değerleri korumalıyız!
Afrin Harekatı’nı yaptığımız şu günlerde,  şekeri kaybetmek, büyük bir cepheyi kaybetmek olur!
Çiftçisinin süngüsünü düşüren bir siyasete, kimse alkış tutmaz bilesiniz?
O çiftçi ki, bu milletin efendisidir..