Bizim millete ait bir özellik olsa gerek, “Kaş yaparken göz çıkarmak” anlayışını çağrıştıran işler gerçekleştirmek…
Hal böyle olunca, yapılanlar ya abartılır ya da bir tarafı eksik bırakılır...
Koca Şair Akif’e Almanya dönüşü sormuşlar “Nesini beğendiniz Almanlar’ın?”
Cevap son derece ilginç “İşleri var dinimiz gibi, dinleri var işimiz gibi.”
Bu anlayış bugün dahi geçerli…
Örnek vermeye kalksak şehirden, çıkamayız işin içinden…
Şehirde el atılmamış cadde, sokak, kavşak kalmadı, diyelim ki harika…
Ama gelin görün ki yapılan her işte bir eksik var!
İnsanın gözüne batar iri bir arpacık misali!
Bir şeyi yaparken, abartılır da abartılır ya da tam tersi noksan yapılır...
Kavaklar Caddesi kaldırımları nefis oldu ama bazı yerlerde yayalar için tuzak gibi eksikler olmasa!
Orhan Camii’ni Cumhuriyet Okulu’na, oradan Kirtetepe’ye bağlayan yol yapılaşması güzel mi güzel, Eski Reji Sokağı da öyle…
Ama “görmemişin oğlu” misali, oluşturulan ışık kirliliğine ne buyrulur!
Bu kadar kısa aralıklarla dikilen kavisli direkler, israf değil de nedir!
Eski aydınlatma direkleri de kafalarında nöbetçi amiri gibi bırakılmış olduğu yerde!
Bu kadar kısa aralıklarla yeni direk dikilmesi pek çok kişinin de dikkatini çekmiş olmalı ki aynı hata, henüz el atılmamış cadde ve sokaklarda da yapılmasın diyedir, konuyu gündeme taşımamız… Aralardan birer direk çekilse, görünüm daha hoş olur ve ışık gözleri yormaz…
Caddenin ve yapılan işin güzelliğini örten direk ve ışık kalabalığını normale indirmek sanırım zor olmaz…
Oradan çıkacak direkler de bir başka yerde kullanılabilir…
Bundan sonrası için sitemlerin dikkate alınacağı ümidiyle, şehrin dört bir yanını “Şehir sizin için yenileniyor” sloganıyla cazip hale getiren belediyelerimize Bizim Bahçe’den “Zambaklar” gönderelim istedik…