Çok eski ve eskimeyen arkadaşlarım olmuştur. Bunlardan en renkli ve popüler kişiliğe sahip olanlardan biridir İsmail Özdemir.

Gençlik çağımızda böyle popüler birisini tanıdığım için memnun ve gururluyum.
Hayatın zorlukları ile karşılaştığında hiçbir zaman moralini yitirmemiş ve her zaman pozitif olmuş birisi idi İsmail Ağabeyimiz.

Bayramdan bir gün evvel Rahmetli olduğunu yeni öğrendim.
Yine eskimeyen fakat çok eki bir arkadaşım olan sağ olsun Erol Girişken’den.  Nam-ı diğer GAGA’dan. Kendisi kronik bir Beşiktaşlı olduğundan “Gaga” lakabı ile bilinir. Erol da aynı renkli ve hayatı seven bir dostumdur.
İsmail ağabey ressam, eskiden iyi bir meslek dalı olan tabela yazarı şarkıcı ve daha saymakla bitiremeyeceğim özellikleri olan bir idi.
Bir tek hatıramı anlatayım sizlere izninizle. Bir gün her ressam gibi yaptığı eserlere imza atışını değiştirdi ve imzanın sonuna dört nokta ilave etti. Bu nedir dedim. Aşık oldum evleniyorum. Dört noktada SE Vİ YO RUM demek dedi. 
Aşağıdaki yazıyı da onun hatırası için ekledim.
DENİZİN DALGALARI
Bir çocuğun ayakkabısı denize düşer, kaybolur. Sahilde kumların üzerine şöyle yazar "Bu deniz hırsızdır.
 Biraz ötede bir balıkçı ağına yakalanmış çok miktarda balığı kıyıya çeker ve kumlara şöyle yazar "Bu deniz cömerttir."
Bir genç denizde boğulur.. Acılı, ağıt yakan annesi kumlara şöyle yazar "Bu deniz katildir."
İhtiyar bir balıkçı koca bir inci barındıran istiridye çıkarır denizden ve kumlara şöyle yazar "Bu denizin gönlü çok zengindir."
Bir dalga gelir sahilde yazılı tüm yazıları siler.
Deniz sükunet ve huşu içinde seslenir “Ben sadece yapmam gerekeni yapıyorum, sizler de öyle...  Ama beni anlarsanız anlarsınız, yoksa sadece kuma bir şeyler yazar ve ona inanırsınız...”