İsmail Ertekin, Sakaryaspor Teknik Direktörlüğüne getirildiğinde benim için çok yönlü soru işareti idi…
O nedenle yorum yapmaktan daima kaçındım…
İlerleyen zaman içerisinde takımın başına geçer geçmez eksiklikleri görüp önce takım tertibini maç kazanır hale getirdi…
Sonra oyuncularıyla iyi diyalog kurdu…
Baktık ki yaptıkları iş doğru ve iyi sonuç veriyor, başlangıçta duyduğum endişeler alıp başını gitti…
O nedenle hep yanlarında olduk…
Takım kazandıkça, bu güven daha da arttı…
İç ve dışta seri galibiyetlerle “Dört maç sonra lideriz” diyen bir anlayışla çıktı medyanın huzuruna…
Dediğini yaptı, ligin son maçlarında yaşadığı sıkıntıya rağmen devreyi lider olarak bitirdi…
Sonra geldi ikinci yarı hazırlıkları…
Sanıldı ki devran aynı devran…
“Antalya kampında sanki lig bitmiş ve üst lige çıkmış bir takım havası esiyor” şeklinde gelen haberler, daha önceki yıllarda yaşanılan benzer sıkıntıları getirdi gözler önüne…
Derken ikinci yarı başladı…
Ve kampın etkisi sahaya yayılınca, iyi çalıştırılmadığı belli olan oyuncular başladı dökülmeye…
Kimi kart gördü görevden uzaklaştı, kimileri de ucuz sakatlıklarla kendilerini dinlenmeye aldı…
Öyle olunca tıkır tıkır işleyen orta sahanın 5 ve 8 numaralı oyuncuları Serkan Odabaşoğlu ile Ogün Kocabal; Kaptan Ferhat’ı yalnız bıraktı…
Sadece Sakaryaspor’un değil, bu ligin en istikrarlı iki stoperi Berkay Can ile Ümit Yasin de onlara katıldı, aldıkları ceza ve sakatlıklarla…
Forvetin olmazsa olmazı Berk İsmail de benzer nedenlerle kendine bakmamanın bedelini ödemeye koyulunca ve bu dramatik çöküşe İsmail hoca çare bulmakta zorlanınca, ilk yarını son derece başarılı teknik direktörüne duyulan güven, saygı, sevgi kaybolup gitti…
Bütün bunlara, hoca-sporcu diyalogundaki uyumsuzluk da katılınca, yönetim böyle durumlarda yapılacak belli başlı 5 değişiklikten birincisini uygulamaya koyup, taze kan için taze bir hocaya ihtiyaç duydu…
İşte ikinci yarı ile başlayan krizin en belirgin özeti böyle…
Ertekin’in saha kenarındaki beklenmedik hırçınlığı, sonra tribünlerle olumsuz diyalogu ve nihayet başarısızlığın getirdiği huzursuzluk sonrası ipler koptu ve İsmail hoca kendi ipini kendi çekti…
Ve çıkageldi veda günü…
Öyle olmasını hiç kimse istemezdi oysa…
Zira Sakarya’da son derece olumlu bir hava yakalamıştı…
Yazık oldu onca emeğe ve Ertekin hocaya…
Bir hoş seda bırakıp ayrılacağı yerden hiç de huzurlu bir şekilde ayrılmadığını sanıyorum…
Yine de yolu açık olsun…
Yeni hoca Şaban Yıldırım’a ise yeni dönemde kolaylıklar, başarılar dilediğimin altını önemle çizmek isterim, gidecek “Orkideler” eşliğinde…