Öncelikle yeniden bu satırlarda buluştuğumuz için mutluyum. Uzun bir süredir köşe yazısı yazmamıştım. Oynadığımız tarihi maçın ardından ben de birkaç kelam etmek istedim.
Pazartesi akşamı Adatıp Sakarya Büyükşehir Basketbol tarihinde ilk kez Avrupa Kupası karşılaşmasına çıktı. FIBA Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında Fribourg ile karşı karşıya geldi. Yeşil siyah formamızı Sakarya adı ile yıllar sonra bir Avrupa kupası maçında görünce göğsümüz kabardı. Maça da bu heyecanla fırtına gibi bir giriş yaptık. Maça başlayan Dougles, Salumu, Etou, Kerem ve Nnoko rakip karşısında çok rahat bir oyun sergiledi ve bir ara farkı 17’ye kadar çıkarttı. Ev sahibi ekip ise top kayıplarımızdan sonra hızlı hücumlarla sayılar buldu. Bu sayılara biraz da şansın yardım etmesi ile ikinci çeyrekte fark kapanmaya başladı ve ilk yarı 17 sayıya çıkan fark 4 sayıya kadar düştü.
İkinci yarıda momentumu da arkasına alan ev sahibi ekip daha rahat sayılar bulmaya başladı. Rotasyonun başlaması ile birlikte Alp ve Şafak dışındaki oyunculardan katkı alamayan yeşil siyahlılar pota altını da etkili kullanmayınca Fribourg tarafından önce yakalandı, daha sonra ise geçildi. Selçuk Ernak’ın yaptığı hamlelerle yeniden toparlanan takımımız yeniden ivmeyi kazandı ve Şafak, Salumu ve Alp ile bulduğu sayılarla 3.çeyreği de 64-63 önde tamamladı. Final periyoduna Şafak, Salumu, Kerem, Etou ve Nnoko ile başlayan yeşil siyahlılar yeniden rakibi karşısında üstünlük sağladı ve farkı yine çift hanelere getirdi. Yeniden geriye dönen ev sahibi ekip farkı 2 ‘ye kadar indirdi. Son 30 saniyeye girilirken rakibi karşısında 2 sayı ile önde olan Sakarya Büyükşehir Basketbol’da günün etkisiz ismi Toney Dougles 2 kritik serbest atıştan yararlanamadı. Pozisyonun dönüşünde ev sahibi Fribourg 3 sayılık basketi bulup bir de serbest atış kazanınca skor 87-85 ev sahibi lehine oldu. Son hücumu değerlendiremeyen Büyükşehir Basketbol Avrupa macerasına mağlubiyetle başlamış oldu.
Büyükşehir’in ilk Avrupa kupası macerasına galibiyetle başlamasını ne kadar istesek de nasip olmadı. Fark atabileceği bir takıma yenilmesi de bizi daha çok üzdü. Gerçi oyunun başında yerli rotasyonunda sıkıntı yaşayacağımızı dile getirmiştim maçı birlikte izlediğim arkadaşlara. Alp, Burak gibi genç oyuncular bu seviyelerde kolay hata yapabiliyorlar. Kaptan Kerem Özkan da gününde olmayınca yabancılara daha çok iş düştü. Yabancılar derken Herndon hariç. Bizim adımıza maçın kritik ismi ise Salumu oldu. Hem kritik anlarda verdiği kararlar hem de temiz şutu ile 27 sayı ile maçı tamamladı. Bunun yanı sıra özellikle içeriye girerek ribaunda verdiği katkı da bir kısaya göre çok üst düzeydeydi. Zaten maçı 30 verimlilik puanı ile tamamladı ama bu çabası yetmedi maalesef.
Günün hayal kırıklığı ise bana göre ne kerem Özkan ne de Burak’tı. Alan Herndon 19 dakika süre almasına rağmen maçı 3 sayı ile tamamladı ve zaman zaman savunmada yaptığı hatalar koç Selçuk Ernak’ı çileden çıkardı. İçeriye top indirmeye zorlandığımız en çok Nnoko’nun istatistiğinde belli etti kendini. 32 dakika süre alan Kamerunlu pivot sadece 5 top kulandı. 5’te 5 ile oynayan Nnoko 10 sayı 8 ribaunt ile oynadı. İçeriye biraz daha top indirebilseydik skor farklı olabilirdi. Serbest atışlara değinmeden de olmaz. Biz kötü atmadık çizgiden. 25’te 18 ile serbest atış kullandık. Ama rakip serbest atışından neredeyse kaçırmadı. 26’da 25 ile oynayan Fribourg mükemmel bir yüzde yakaladı.
İkinci şans sayılarında ise aldığımız hücum ribauntları ile 13’e 6 biz öndeydik. Tüm istatistikler birbirine yakınken bizim en çok fark yediğimiz alan bench sayıları oldu. Ev sahibi ekip kenardan gelen oyunculardan 49 sayı bulurken biz kenardan gelen oyunculardan 24 sayı bulduk. Aldıkları ekstra katkı da zaten oyundan kopmamalarını ve galibiyeti almalarını sağladı.
Genel olarak takımımızı ilk resmi maçında beğendim. Ernak’ın yerinde hamleleri de maç boyunca dikkat çekti ve uyarı niteliğindeydi. Salumu’nun da bu sene bu takıma liderlik edecek vasıfta olduğunu ve boşuna Belçika MVP’si olmadığını gördük. Biz bu Fribourg’dan 2-3 gömlek daha iyi bir takımız. Perşembe günü taraftarın da desteği ile bu takımı parkeye gömeriz, adımızı da Şampiyonlar Ligi gruplarına yazdırırız. Benim takıma olan inancım tam. Yeter ki taraftarımız da bu takıma inansın ve destek olsun. Herkesi Perşembe akşamı salona bekliyorum. Unutmayın, ölmek var susmak yok!