Orhan camiinin eski ser müezzini Hasan Çolak ile ilgili yazılacak anlatılacak dillendirecek o kadar çok anı var ki hangi birisini yazsam ilgi ile karşılanır.

Emekli olduktan sonra ikinci kez evlenip mutlu bir yaşam sürdüğünü bildiğimiz Hafız Çolak’la katıldığımız toplantılarda birlikte okuduğumuz hüzzam eserleri anlatmak ve yaşamak onunla ilgili duygu ve düşüncelerimin başında yer alır.

Telefon ile aradı son olarak İstanbul’da bir hastane de tedavi görüyormuş.

Hastalığın yakışmadığı adam da diyebilir ben Hasan Çolak’a. Anıları hayli renklidir.

Ne zaman sohbet etsek canlanıverir o unutulmaz hatıralar. Birlikte yada yalnız katıldığı her sohbetti yaptığı espriler ve okuduğu şarkılar toplantılara renk katar.

Ona zaman zaman tanıdık kişilerin vefatı sonrasında yıkarken yardımcı olduğum günler geldi aklıma.

Bu konuda ilk yardımcısı reklamcı Semih Saner’di. Baktı o başarısız bir performans sergiliyor teklifi bana yaptı.

Hal böyle olunca Hasan Hocayı kırmak mümkün mü? Yaşantısı ve anıları unutulmayacak özellikler taşır. Her katıldığı meclise neşe katar.

Sanırım hiç eksik etmediği moral ve motivasyonu onu tez zamanda ayağa dikecektir.

Son kez telefon ile konuştuğumuzda hastalığı bile esprilerle gündeme getirişi Çolak hocanın hayatı bakışını yansıtıyor gibiydi.

Hastalıkla bile dalga geçen bir tavır sergilemesi ona yakışan bir üsluptur.

Şifalar diledim tez zamanda yine o aynı esprileri dinlenmek adına.

Ona taşıdığı yüksek moral şifa bulması adına en etkili ilaç olacaktır. Bu doğrultuda acil şifalar diler tez zamanda aramıza dönmek adına bizim Bahçe’nin kırmızı gülleri elde bekleniyor olduğunun altını çizmek isterim…