Referandum sonucu, “hayırcı cephede” diğer bir deyişle muhalif partilerde beklenen gelişmeleri erkenden gündeme getirmiş görünüyor…
CHP’de Fikri Sağlar’ın başını çektiği, Muharrem İnce’nin ateşlediği bir çıkışla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu sıkıntıya sokacak bir sürecin başladığını gösterir tepkiler oluşmaya başladı...
Tarih, her seçim sonrası benzer olaylara tanık olmuştur...
Ve her defasında (AK Parti hariç) bütünden kopan parçaları öğütüp atmıştır…
Bozbeyli, Calp ve Abdüllatif Şener ile daha birçok siyasetçinin kurduğu partilerin şimdi esamisi bile okunmuyorken; Abdullah Gül’ün hoş böyle bir girişim içerisinde olmadığını açıklamasına rağmen, bir parti kurup siyasete dönerse, ne kadar başarılı olacaktır dersiniz, bakıp kendinden önce kurulan ve yok olup giden partilere…
Hepsinin bir seçimlik ömrü olduğunu söylemek hiç de zor değil…
Örnekleri ortada iken özellikle kendisini, önce milletvekili, sonra bakan, saniyen cumhurbaşkanı gibi bir siyasetçinin ahir ömründe gelebileceği tüm makam ve mevkilere ulaştıran ve halen üyesi bulunduğu bir partiye karşı cephe oluşturup yola koyulması, onun adına tarihi bir yanlışlık değil de nedir!
Yılların tecrübesiyle bu ince ayrıntıyı yapabilecek bir siyasetçi gözüyle baktığımız ve AK Parti’de farklı bir yeri olduğuna inandığımız, partinin kurucularından Abdullah Gül’den böyle bir hareket beklenir mi!
Aksi olursa yok olur gider...
Benzer tehlike Meral Akşener için de geçerlidir...
Halk 15 yıldır her girdiği seçimde başarılı olan partisini ve liderini seçmiştir, tercihini değiştirmiyor…
Halkımız bu konuda vefalıdır, bir kere sevmeye görsün…
Kolay terk etmez gemiyi, batma ihtimali olsa dahi…
Bu duygularla gitsin istedim Bizim Bahçe’nin “Leylakları” oyuna gelmemeleri dileğiyle eski siyasetçilere…