Ne işsizlik, ne açlık, ne yoksulluk, ne yolsuzluk, ne hırsızlık inanın hiç biri değil. Son zamanlarda bu ülkenin de bu şehrin de en büyük belası uyuşturucu olduğunun altını çizelim. Ki, jandarma ve emniyetin bu kadar başarılı operasyonlarına rağmen maalesef artarak devam eden, hepimizin çoluk çocuğunu tehdit eden bir bela…
On gün önce, on altı yaşlarındaki üç lise öğrencisinin ‘uyuşturucu muhabbetini’ bu sütunlara taşımıştım. O yazıdan sonra emniyetin olayla ilgileneceğini, en azından, ‘Kim bu çocuklar?’ diye soracağını zannetmiştim ama ne gelen oldu ne de giden…
Şu mahalle, bu mahalle demiyorum, hemen hemen her mahallenin karanlık köşelerinde uyuşturucu noktalarının olduğunu, uyuşturucu servislerinin yaşandığını herkes biliyor. Biraz o kesimi bilenler, bir dönem bulaşıp da kendisini zor kurtaranlar bu belanın ne kadar büyük olduğunu, hasıl her mahallenin karanlık köşelerinde yuvalandığını biliyorlar.
Hemen hemen her okulda gencecik gencecik öğrenciler bu belanın aktörleri olmuş, hem içici olarak, hem satıcı olarak. Samimi olarak öğrencilerle konuşun, sizden bir zarar gelmeyeceğini anlasınlar, okullarındaki bu bela trafiğini tek tek anlatıyorlar. Ve bizler de bu okullara her şeyden habersiz olarak çoluk çocuğumuzu yolluyoruz..
Yazının başında söylediğim gibi kastım veya anlatmak istediğim sadece bu şehir değil. Büyük şehirler başta olmak üzere Ülkenin hemen hemen tüm şehirleri adeta uyuşturucu baronları tarafından istila edilmiş durumda. Hala düğünlerde ‘bonzai’ şarkısı ile insanlar çiftetelli oynuyorsa daha ben nez diyeyim!..
Jandarma veya emniyet başarısız demiyorum. Aksine çok başarılılar ama karşı tarafta çoğaldıkça çoğalıyor. Ağlarını genişlettikçe genişletiyor. Yelkenleri şişirdikçe şişiriyor. Jandarma emniyet on kişiyi yakalıyor, öbür taraftan sistemin içine yirmi kişi dahil oluyor.
Bu çevrede uyuşturucular içinde hap revaçta. Tanesi on-on beş-yirmi liraya satıldığını gençlerden biliyorum. Hepten sonra esrar geliyor. Bonzai de vardı ama o yavaş yavaş azalmaya başladı. Kullanım, satış, taşıma olarak en kolayı hap olduğu içinde en çok kullanılanı bu.
Sizin, bizim, tüm ailelerin yapacağı, her şeyi jandarmaya polise bırakmadan, çocuklarımızı sürekli kontrol altında tutmalıyız. Çevresine, okul ve mahalle arkadaşlarına kadar. Ve de sık sık uyuşturucunun ne kadar büyük bela olduğunu, bir ölümcül alışkanlık olduğunu onlara anlatmalıyız. Aksi takdirde, ‘Benim çocuğum yapmaz’ anlayışı bir gün sizi de ağlatabilir. Çünkü o kadar çoklar ki..
BABANIN ABLASINA NE DENİR?
Cep telefonlarında dolandırıcılık artık sınır tanımaz oldu. Malım, dolandırıcılık bizim ülkemizde hemen hımın sıfır ceza ile cezalandırıldığı için, biraz arsız olup da kolay para kazanmak isteyenler bu yollara sapıyor.
Bu tür dolandırıcıları her gün televizyonlarda izliyoruz, gazetelerin üçüncü sayfalarında okuyoruz. Son günlerde cep telefonlarına 1300’den şöyle bir mesaj gelmeye başladı; ‘Babanın ablasına ne denir? Hala diyorsan A, teyze diyorsan B yaz, bu mesajı hemen cevapla ve anında Vodafone içi günlük 20 lira/50 dakika kazan’
Mesajın altındaki notta da şu var, ‘Cevaplama bedeli 3.5 liradır. Yanlış cevaplardan ücret alınmamaktadır’ İnternet adresi http://odullu-soru.com.
Bu mesaj sadece Vadofone üyelerine gelmiyor. Diğer hatlara da geliyor. İşin kötüsü böyle bir yarışma-kampanyadan kimsenin haberi yok. Ben Vodafone müşteri hizmetlerine sordum, ‘İlgimiz yok’ dediler. Belli ki tokat işi! Zira babasının ablasına ne dendiğini herkes bilir. Bu soru için 20 liralık veya 50 dakika konuşma verilir mi? Elbette verilmez.
Ama insanların büyük bölümü bu soruyu ‘A’ diye cevaplayacak ve 3.5 lirası uçacak. Meblağ az gibi görünüyor ama on binlerle, yüz binlerle çarparsanız ortaya çıkacak rakam gerçekten muazzam. Bunun için siz siz olun, böyle aptalca mesajları telefonunuzda bir dakika bile tutmayın…