Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki yeni hükümet ilk kabine toplantısını yaptı. Hayırlı olsun. İncelikle düşünülmüş kabinedeki yapı dizimi Türk dış politikasındaki ana hedefin bundan böyle “Tam Bağımsızlık” planı olduğunu gösteriyor.
Hakan Fidan’ın şahsında tebellür eden Türkiye’nin istihbarat konusundaki bağımsızlık hamlesinin ne kadar önemli olduğunu, nereden nereye geldiğimizi anlamak için şimdi biraz geriye gidelim.
1962-1964 ve 1966- 1971 arasında iki kez MİT müsteşarlığı yapan M. Fuat Doğu, acı gerçeği yıllar sonra açıklamıştı: “Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum."
MİT Müsteşarımız Fuat Doğu'nun 12 Eylül'den 5-6 yıl sonra, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ’a yaptığı bu itiraf eski Türkiye'de MİT ve CIA ilişkisinin nasıl organik ve hatta hiyerarşik bir ilişki olduğunu gözler önüne seriyor.
CIA ve MOSSAD, uzun yıllar boyu ülkemizde at oynattı. O dönemlerde Emperyalist Batı kuşatması altındaki ülkemizin Millî İstihbarat Teşkilatı, CIA’nın Ortadoğu şubesi olmaktan öteye gidemedi.
Ta ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2003'te TİKA Başkanı yaptığı Hakan Fidan’ı 2010’da MİT’in başına getirinceye kadar bu devran böyle döndü…
***
Türkiye devlet aklı, stratejik ufkunu Mavi Vatan projesiyle Akdeniz’e çevirdi. Türk Devletler Teşkilatını kurulmasına öncülük ederek, İran’ı -by-pass etti- Orta Asya’nın içlerine kadar ilerledi. Afrika’ya, Kafkaslar ve Balkanlara uzandı. Ortadoğu ve Kızıldeniz’e kadar etki alanını genişletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni ve son döneminde, Türkiye’nin bölgesel ve dünya meselelerindeki stratejik bağımsızlığını tüm dünyaya ilan edecek.
İsrail, Haaretz Gazetesi: “MOSSAD’ın dış ilişkiler departmanı, Hakan Fidan’ın Dışişlerine atanmasından endişe duyuyor” demiş. Endişe duymakta haklılar çünkü işler artık eskisi gibi yürümüyor. Türkiye’yi istedikleri gibi manipüle edemiyorlar.
Amerikan İş Dünyası dergisi FORBES: “Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olması, sadece bürokratik bir değişim değil; ABD’den Avrupa Birliği’ne, Rusya’dan Ortadoğu’nun labirent siyasetine kadar her dış paydaşa açık bir çağrıdır. Herkes Fidan’ın zekâsını ve stratejik becerisini tanıyor. Türk dış politikasında önemli bir dönüm noktası” tesbitini yapmış.
***
Yeniden seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etmek için Beştepe Külliyesi’ne dünyanın birçok ülkesinden devlet başkanları düzeyinde çok yoğun katılım oldu. Düzenlenen törenin sembolleri üzerine, Tarihçi Yazar Murat Bardakçı: “Türkiye’nin dünyadaki konumunu mükemmel şekilde gösteren tam bir ‘İmparatorluk Töreni’ idi” dedi.
Dışişleri Bakanlığı’nın başına Hakan Fidan, Millî Savunma Bakanlığı’nın başına eski Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, MİT’in başına da Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın getirildi.
Bu üçlünün temsil ettiği “Millî Savunma ve Bağımsızlık” değerleri üzerinden içeride ve dışarıda Türkiye’ye ayak bağı olan konularda kalıcı temizlik yapılacağı anlaşılıyor. Devlet aklı, Türkiye Yüzyılı için gereken iradeyi ve yapı taşlarını kalıcı olarak yerleştiriyor.
***
Yazı başlığı olarak aldığım “Dış politikada İstihbaratın Yeri” bir master tezinin başlığı aslında… Mezkûr tezin yazarı da; eski MİT Başkanımız, yeni Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan.
Dışişlerinde devlet adına bayrağımızı temsil edecek olan Hakan Fidan’ın topluma açık ilk konuşması:
"Bu görevim esnasında milletimizin büyük bir takdirini kazanarak yeniden seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna ve temsil ettiği değerlere uygun şekilde, devletimizin ve milletimizin bütünlüğü, güvenliği ve refahı için elimden gelen her türlü gayreti göstereceğim. Devletimizin her türlü etki alanından bağımsızlığı ve milletimizin iradesinin egemenliği esasına dayanan, milli dış politika vizyonunu ilerletmeye devam edeceğim. Milletimize, devletimize, vatanımıza hayırlı uğurlu olsun. Allah mahcup etmesin."
Âmin. Gönlümüz de dualarımız sizinle. “El muzaffer daima.”
İbrahim Selamet