Önceki gece, Yalova’da yaşanan 4 büyüklüğündeki deprem, bizlere bir kez daha deprem gerçeğini hatırlattı…
Aslında hiç unutmadık, 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız büyük acıları…
24 Kasım 2022’de bu sütunlarda kaleme aldığım bir yazımı tekrar paylaşmak istedim bugün, siz değerli okuyucularımızla…
Buyurun önce okuyalım, sonra diyelim son sözümüzü…
“İlimiz 25-30 yıllık aralıklarla bugüne değin büyük yıkımlara yol açan depremler yaşadı…
O nedenledir her sarsıntı, insanlar üzerinde korkutucu etki bırakır…
1999’da 7.4 büyüklüğündeki depremi yaşayanlar iyi bilir…
İnsan yüreğinin zor dayandığı o büyük depremin acısı hala unutulmadı…
Sakarya böyle büyük talihsizliklere uğrayan bir il olduğu için, ne kadar şerbetli olsa da bu tür sarsıntılar toplumumuzda olumsuz etkiler oluşturur, ne yazık ki…
Nitekim dün gün boyu şehrin her köşesinde konuşulan konu depremle ilgiliydi…
Dileyelim bu son olsun derken, ‘Olası bir depreme karşı ne gibi önlemler alındı?’ sorusu gelip dikiliyor hepimizin karşısına…
Bilindiği gibi depremler önlem alınsa kolay atlatılır ama her defasında söylenen bir söz olduğu gibi, bir deprem şehrinde yaşamanın gerektirdiği şartlara uygun mudur son yıllardaki yapılaşmalar…
Bu şehirde yaşayanlar 1943-1967 ve nihayet 1999 yıllarında büyük acılara yol açan depremler yaşadı…
Deprem kuşağı üzerinde yaşayan Japonlar gibi, gerekli önlemleri alıyor muyuz sorusuna ne ölçüde ve sağlıklı cevap verebiliyoruz, işte bütün mesele bu…
Yani deprem değil depreme uygun olmayan yapıların öldürdüğü gerçeğine göre mi hareket ediyoruz…
Önceleri bu konuda gösterilen özen, araya giren uzun yıllarda hafiflerse işimiz zor!
Yaşadığımız konutların ve de iş yerlerimizin güvenli olup olmadığı araştırılsın…
Zira son pişmanlık asla ve kat’a fayda etmez…
Mevlam, ülkemizi ve tüm insanlığı deprem dahil tüm afetlerden korusun derken, alınacak önlemlere yönelik uyarılara dikkat edilsin isterim…”
25-30 yıllık periyotlarda bir büyük depremle alt üst olan ilimiz ve bölgemiz için, zaman daralıyor…
Yerel seçimler adım adım yaklaşırken, belediye başkan adaylarının önceliği, mutlaka ama mutlaka depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm olmalıdır…
Bu düşüncemizi durmadan, yorulmadan ve bıkmadan söyleyip hatırlatmaya devam edeceğiz, bir daha ilimizin de başka bir şehrimiz de böyle acılar yaşamaması için…
1999 depremini yaşamış bir gazeteci olarak dileğim odur ki, yetkili-etkili herkes ve her kesim ve dahi konut sahipleri, elini taşın altına koyup deprem güvenli yapılar, şehirler inşa etsin…
“Deprem dede” olarak bilinen merhum Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın dediği gibi “Deprem değil, binalar öldürür.”
Bu duygu ve düşüncelerle; telafisi olmayan can ve mal kayıpları yaşanmaması adına elini taşın altına koyacak, bu şehir için taş üstüne taş koyacak yetkisi-yetkisiz herkese şimdiden “Laleler” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…