AK Parti içinde artık iyiden iyiye ayyuka çıkan bir homurdanma var…

Bilhassa yönetim sisteminin değişmesi sonrası partiye olan güven azalmaya başladı…

Her olumsuz hadisede parti kan kaybediyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oyu ile parti oyu arasındaki 10 puanlık fark bunun en büyük göstergesi…

Kimse sorunları görmezden gelmiyor, yanlışları sineye çekmiyor artık…

Kimse, kimseden lafını esirgemiyor…

Üst düzey partililer hakkında uluorta konuşmaktan çekinilmiyor…

Beğenmediği, çalışmadığını düşündüğü insanlar hakkında sağda solda cesurca konuşuyor insanlar…

Bugünlerde partili insanlara rast geldiğimde ilk önce milletvekillerine ateş ettiklerini görüyorum…

En büyük sıkıntıları milletvekillerine ulaşamamak…

Bir şekilde ulaşmayı başarsalar bile hiçbir işlerini halledemediklerini söylüyorlar…

Bir milletvekilini fildişi kulelerinden siyaset yapmakla suçluyorlar…

Bırakın kendisini, danışmalarına dahi ulaşamadıklarını ileri sürüyorlar…

Zaten de o milletvekili, “Hiç kimse bana şahsi taleplerle gelmesin” diyormuş…

Bir diğer milletvekili için de kendisine ulaşmanın hayli zor olduğunu, ulaşılsa bile sadece sorunları dinleyip hiçbir şey yapmadığını kaydediyorlar…

Bir milletvekili için ise “Bir şekilde ulaşmayı başarıyoruz ama bir şey istediğimizde ‘Nasıl yapacağız bu işi acaba’ diye o da bize soruyor” ifadelerini kullanıyorlar…

Konuştuğum hemen herkesin memnun olduğu tek isim ise Çiğdem Erdoğan Atabek…

Atabek için yapılan yorumlar gayet müspet…

“Sağ olsun eşimi, evladımı işe soktu” diyenler…

“Bir atama işimiz vardı hemen halletti” diyenler…

“Bürokratik bazı sıkıntılarımız vardı, çözüme kavuşturdu” diyenler…

“Ne zaman arasak mutlaka ulaşıyoruz” diyenler…

“Her ne sıkıntımız olsa dinliyor, elinden gelen bir şeyse mutlaka sorunu çözüyor” diyenler…

“Kendisini davet ediyoruz, kırmıyor geliyor” diyenler…

Hatta birbirlerine danışırken, “Sen mutlaka Çiğdem Hanım’ı ara. Diğerlerinden bir fayda yok” diyerek herkese aynı adresi de gösteriyorlarmış…

Sadece şimdi değil Bakan Yardımcısı iken de birçok kişinin yardımına koşmuş Çiğdem Atabek…

İyi, güzel de bir tek Atabek’e yüklenmek ne kadar doğru?

AK Parti’nin toplam 4 milletvekili var…

Her başı sıkışan Çiğdem Atabek’ten medet umarsa, zaten yüklendiği parti görevleri gereği son derece yoğun çalışan Çiğdem Hanım nasıl yetişecek bu kadar talep ve şikâyete?

Cumhurbaşkanı Erdoğan değil miydi, “Meclis çalışmaları haricindeki bütün zamanınızı seçim bölgesinde geçireceksiniz. Hatta irtibat büroları açıp orada danışmanlar istihdam edeceksiniz. Milletin derdini dinleyeceksiniz” diyen?

Kimin umurunda!

Şayet böyle giderse 6’dan 4’e düşen milletvekili sayısı önümüzdeki genel seçimlerde 3’e, hatta 2’ye bile düşebilir…

Genç yaşında milletvekili seçilen Çiğdem Atabek de sürekli milletin derdiyle uğraştığı için erkenden yaşlanıverir…

 

Serdivan’a Osman Çelik yakışır

Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’ın tekrar aday olmayı düşünmediğini açıklaması sonrası gözler Serdivan’ın yeni başkanının kim olacağına çevrildi…

Kulisleri dolaştığımda, partililerle konuştuğumda hemen herkes Osman Çelik’in ismini veriyor…

“Adaylık, üç dönem ilçe başkanlığı yapan, öncesinde de gençlik kollarında görev alan, parti kurulduğundan beri Serdivan’a hizmet eden Osman Çelik’in hakkıdır” diyenlerin sayısı bir hayli fazla…

Ben de aynı fikirdeyim…

Şayet Alemdar bayrağı devredecekse en uygun ismin Osman Çelik olduğunu düşünüyorum…

Genç, dinamik, pırıl pırıl bir aday, Serdivan’ın evladı, yapıya ve bünyeye en uygun isim, tabanca gibi partili…

Şayet AK Parti’de biraz vefa kaldıysa başka bir isim arayışına girmezler…

 

Aydıntepe dünya turuna mı çıkıyor?

Sakarya Gazeteciler Birliği Başkanı ve gazetemizin Genel Müdürü Zeki Aydıntepe’nin bu fotoğrafını görenler farklı farklı yorumlar yapmaya başladı…

Yürümeyi ve seyahat etmeyi çok sevdiği bilinen Zeki Aydıntepe’nin yakın zamanda bir dünya turu planladığı söyleniyor…

Ben şahsen kaptan köşkünde verdiği bu pozla “Gerekirse okyanusları da aşarım” mesajı veren Zeki ağabeyin gazeteciler sitesi projesini tamamlamadan böylesi bir seyahate çıkacağını tahmin etmiyorum…

Daha yapacak onca iş varken açık denizlere yol alıp gitmez anlayacağınız…

Ben ilerleyen zamanlarda geçerli olmak kaydıyla, Türk Sanat musikisine düşkünlüğünü bildiğim için şu hicaz besteyi yolluyorum Zeki ağabeye…

“Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına…

Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına…”

 

Toçoğlu’nun dilindeki şarkı

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun bugünlerde büyük bir stres altında olduğu söyleniyor…

Evet, zaman zaman gergin olduğu anlar olabilir lakin benim tanıdığım Zeki başkan neşesinden hiçbir zaman bir şey kaybetmez…

Muhabbeti keyiflidir, her daim yüzü güler, bomba espriler yapar…

Zaman zaman da şarkı türkü mırıldanır…

Zeki başkanın bugünlerde dilinden düşmeyen şarkı ise “Şu dağlarda kar olsaydım” şarkısı…

Sözleri Yusuf Hayaloğlu’na ait şarkının bilhassa şu dizesini ben de çok severim:

“Arar bulur muydun beni beni,

Sahipsiz mezar olsaydım olsaydım!”

 

Kuzey’de büyük fırtına kopacak!

Yerel seçimlerde en büyük fırtınanın Kuzey ilçelerinde kopması muhtemel…

Zira Ferizli, Söğütlü, Kocaali, Kaynarca ve Karasu’nun oluşturduğu Kuzey bloğunda büyük sıkıntı olduğu söyleniyor…

Kocaali ve nispeten Söğütlü denklemin dışında tutulsa da bu beş ilçede de topyekûn bir değişimin sürpriz olmayacağı üzerinde duruluyor…

Kimi başkanların şimdiden üstü çizilirken, kimileri için de temayül ve anket sonuçları bekleniyor…

Hele kimileri var ki, “Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık misali” elini kolunu bağlıyor partinin…