Keşke bugün bu yazıyı güzel şeyler yazmak için yazmış olsaydım. Maalesef öyle olmadı ama.
Gözümüzün önünde 1 milyonluk şehrin basketbol sevgisinin yok edilişini görüyoruz haftalardır. Herkesin birbirine topu attığı, kimsenin elini taşın altına koymadığı, herkesin telefonlardan, sorulardan kaçtığı günleri yaşadık ve hala yaşıyoruz.
Sezona ADATIP sponsorluğunda büyük ümitlerle başlayan Sakarya BÜYÜKŞEHİR Basketbol‘un maalesef çok büyük olmadığını yaşayarak gördük. 3-4 Senedir yakalanan o güzel havayı ve şehrin yavaş yavaş alıştığı basketbol kültürünü belki de bir daha alevlendirmemek üzere kül edilişini üzüntüyle takip ediyoruz.
Sezonun başından beri yaşanan maddi krizlerin kaosların sorumlusu kim peki? Gelen yönetimler mi? Yoksa desteğini zerre hissettirmeyen iş adamları mı? Yoksa belediye mi? Biz de anlamış değiliz işin açıkçası. Kime sorsak bir diğerini hedef gösteriyor. Herkes elindeki balonu bir yanındakine veriyor. Aman bende patlamasın da! O balonda ise koskoca şehrin basketbol sevgisi var. Buna rağmen tek düşünce bende patlamasın. Neyse ben konuşayım da ben de patlasın.
Bu sezon Süper Lig’de takımlar çekilmeye ve ligden ayrılmaya başladı. Sezon sonunda küme düşecek takım sayısı ise sadece 1. Peki biz madem bu sıkıntıları yaşayacaktık neden sezona bir peri masalları gibi Avrupa şampiyonluğu hedefiyle başladık? Sezon başında bu işin planlaması yapılsaydı da hedef küçültüp ligde tutunup bir sonraki sezonu düşünemez miydik? Sezon başında bu planlama yapıldıysa bu teker nasıl ve niye patladı? Bu tekiri patlatan ve vadettiği sözleri yerine getirmeyen kimdi?
Bu soruları ben sormuyorum. Çok zaman sordum çünkü. Şu an bu soruları soran benim her gün karşıma çıkan SAKARYALI BASKETBOLSEVELER. Her gün en az 10 tane kapanıyor muyuz sorusu geliyor. Cevap bile veremiyorum.
Süper Lig’de krizle boğuşan takımımızın ve diğer takımların federasyon, yayın geliri ve Spor Toto geliri yaklaşık 6-7 milyon civarında. Bu sezon başında bu bütçelerle takım kuramaz mıydı? Şu anda EuroCup’ta yer alan Galatasaray’ın bütçesi yaklaşık 12-13 Milyon TL civarında. 10 Milyon civarında yapılacak bütçe ile bu takım Avrupa’da bile yoluna ilerlerdi.
Gerçi sadece teknik kadrosuna bile neredeyse 2 milyon bütçe ayrılan takım nasıl bu hale geldi diye sormamak lazım. Sözüm Ernak hocamıza, oyunculara veya çalışanlara değil. Sezon başında bunun planlamasını yapmayanlara. Bana da gelse gazetem sana ayda 20 Bin Lira maaş birde altına araba dese ben de Allah bereket versin derim. Gerçi o ödemeler de aylarca geriden geldi ama neyse..
Adatıp sponsorluğunu da unutmayalım. Sevgili Orhan Kocabıyık takıma hiçbir iş adamının vermediği desteği verdi. Verdi ama gerisini ne kadar geldi? Neyse en azından bir destek var. Hiç olmayanlara ne demeli? Görmedim, duymadım, bilmiyorum diye takılanlara? Koskoca şehir geri kalan 2-3 milyonu bulamadı! MI?
Bunlar bizim hesaplarımız tabi. Hepsi kafamızdan. Çünkü herhangi bir açıklama yok. Kim ne aldı ne verdi? Bu takım ne kadara kuruldu? Yönetimin veya belediyenin katkısı ne oldu? Hangi iş adamı ne kadar para verdi? Hepsi bir bilinmezlik. Bilinen tek şey ise taraftarın hayal kırıklığı.
Para bende olsa ben de yaparım yöneticilik. Önemli olan zaten takıma para vermek değil kaynak yaratmak. Bu takım sezon başında Belçika MVP’si, Toney Dougles, Nnoko gibi oyuncularla yüksekten uçtu. Unutulan ise o kadar yükseklikten daha sert yere çakılacağımızdı. Çakıldık da zaten.
Şimdi ise oyuncular kaçıyor, antrenörler kaçıyor, yöneticiler kaçıyor, belediyeler kaçıyor, iş adamları kaçıyor. Tek kaçmayan taraftarın ise elinden bir şey gelmiyor. Sakarya basketbolu her geçen gün biraz daha geriye gidiyor. Hadi şimdi hep beraber ayıklayalım pirincin taşını..